Üniversitemiz Rektörlüğünce, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar Çerçevesinde 15 Temmuz Darbe Girişimi” konusunun ele alındığı konferans düzenlendi. Konferansı veren Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Mert Alpbaz, “15 Temmuz hain darbe girişimi ile anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru yani fiili gerçekleşmiştir. İşlenen fiilin ceza hukuku çerçevesindeki durumu çok açıktır.” dedi.
İzzet Baysal Kültür Merkezi Mavi Salonda gerçekleştirilen konferansa; Bolu Vali Yardımcısı Fatih Damatlar, Rektör Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Samettin Gündüz, il müdürleri, akademik ve idari yönetici ve personel ile öğrenciler katıldı.
Konferansa, 15 Temmuz şehit ve gazilerini minnet ve şükranla anarak başlayan Alpbaz, “15 Temmuz 2016’da yaşanan hain darbe girişimi, tarihimizde kara bir leke olarak hatırlanacaktır. Buna karşılık 15 Temmuz günü, milletimizin birlik ve beraberlik uğruna verdiği destansı mücadele ile tarihe geçmiş, demokrasiye sahip çıkma mücadelesinin sembolü haline gelmiştir. O gece, Sayın Cumhurbaşkanımızın azim ve kararlılığı, demokrasimizi, milli iradeyi ve devletimizi savunmak için meydanlara inen milletimizin fedakârlığı ve vatan sevgisi, gelecek nesillere ilham olacaktır. Ülkemizin istikbaline olan inancımızı pekiştiren bir kahramanlık örneği sergileyen aziz milletimizin karşısında hiçbir şer odağının varlık gösteremeyeceği ortadadır.” diye konuştu.
“Darbe girişimi, anayasal düzene karşı suçlar kapsamındadır.”
Vatana ihanet niteliğindeki bir fiil olan 15 Temmuz darbe girişiminin ceza hukuku açısından anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar kapsamında olduğunu vurgulayan Alpbaz, özetle şunları söyledi:
“Anayasayı ihlal suçu ile korunan hukuki varlık ya da menfaat, kamusal niteliktedir ve bu da anayasal düzenin devamıdır. 15 Temmuz darbe girişimi, anayasayı ihlal suçu çerçevesinde değerlendirildiğinde şu sonuçlara varılır: Cebir ve şiddet kullanılarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzenin ortadan kaldırılmasına veya bu düzen yerine başka bir düzen getirilmesine ya da bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edilmiştir. Bir başka deyişle, milli iradeye dayanan siyasi iktidarı cebren ve şiddet kullanarak iş başından uzaklaştırmaya yönelik bir hareket söz konusu olmuştur. Böylece anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru yani fiili gerçekleşmiştir. Anayasayı ihlal suçu, kasten işlenebilecek bir suçtur. Darbeciler de bu fiili, bilerek ve isteyerek işlemişlerdir. Dolayısıyla, işlenen fiilin ceza hukuku çerçevesindeki durumu çok açıktır.” ifadelerini kullandı.
27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında yaşananları hatırlatarak, darbecilerin işledikleri fiili meşrulaştırmak için hukuku araç olarak kullandıklarını ve çarpıtarak uyguladıklarını kaydeden Alpbaz, özetle “Bugünkü adı Demokrasi ve Özgürlükler Adası olan Yassıada’da kurulan Yüksek Adalet Divanı’nda, milletin seçilmiş temsilcileri hakkında ‘Anayasa Davası’ açılmıştır. Demokrat Parti döneminde çıkarılan bazı kanunların anayasaya aykırı olduğu iddia edilmiş; bu iddia, o dönemdeki bazı uygulamalar ve iktidar-muhalefet ilişkilerini etkileyen kimi gelişmelerle desteklenerek milletin seçilmiş temsilcilerinin anayasayı ihlal ettiği öne sürülmüştür. Sonuçta bugün rahmetle andığımız Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idam edilmiştir. Bu noktada hukuki bir kavramın, milli iradeye dayanan bir siyasi iktidarı mahkûm etmek için bulanık ve belirsiz hale getirilmesi söz konusudur. Dolayısıyla darbeler, demokratik düzene ve hukuk devletine en büyük zararı vermekle kalmamakta, hukuk kültüründe ve hukuk anlayışında derin yaralar açmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Konferansın sonunda Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Mert Alpbaz’a teşekkür belgesi takdim edildi.
