Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde (BAİBÜ) konferans veren Macaristan İslâm Toplumu Başkanı ve Tarihçi Zoltan Bolek, tarih sürecinde Türk-Macar ilişkilerini değerlendirdiği konuşmasında, “Osmanlı, Macaristan topraklarından çekildikten sonra, o dönemde bizler için zor zamanların başladığını fark ettik” dedi.
BAİBÜ Rektörlüğü tarafından “Osmanlı Devletinin Son Savaşı Işığında Türk-Macar İlişkileri” konulu konferans düzenlendi. Konferansı, Macaristan İslâm Toplumu Başkanı ve uzmanlık alanı İslâm dininin Macaristan’daki varlığı olan Tarihçi Zoltan Bolek verdi. İzzet Baysal Kültür Merkezi Mavi Salonda gerçekleştirilen konferansa; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Samettin Gündüz, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasının ardından başlayan konferansta Türk-Macar ilişkilerini ayrıntılarıyla değerlendiren Zoltan Bolek, tarih boyunca iki milletin dostluk ve kardeşlik içinde ilişkilerini sürdürdüğünü vurguladı. Osmanlı’nın 150 yıl yurt edindiği Macar topraklarında Türklerle Macarlar arasında savaşların yaşandığını da belirten Bolek, “Hatta Türklerin Avrupa’ya geçişleri bu yüzden gecikmiştir.” dedi.
Bolek, sözlerine özetle şöyle devam etti:
“Osmanlılar Macaristan’da bulunurken de bizler onları dost ve kardeş olarak kabul ediyorduk. Osmanlılar Macaristan’dan çekildikten sonra Habsburg hanedanına karşı isyana kalkışan özgürlükçü Macar lider Rakoczi, sığınacak liman olarak sadece Osmanlı’yı görüyordu. Batılı Hristiyan kardeşlerine güvenip onlara sığınmıyordu. Osmanlı çekildikten sonra bizler için zor zamanların başladığını fark ettik. Çünkü bizim savaşımız yeni başlamıştı. Habsburg hanedanı Macaristan’ı işgal etti ve onlarla olan savaşımız yüzyıllarca devam etti. Biz, Habsburg hanedanına karşı özgürlük savaşını başlattığımızda Osmanlı’nın kıymetini anladık. Her başımız sıkıştığında, yüzyıllarca savaştığımız bir devlete sığınmak durumunda kaldık. En son belgelerde de yer aldığı gibi, 1877 Osmanlı-Rus Savaşında, Macar gönüllüler Romanya üzerinden silahlanıp Osmanlı’yla savaşan Ruslara karşı savaşmışlardır. Bu dönemde, Osmanlı geri çekildikten sonra varlığımızı devam ettirebilmemizin yegâne yolunun, Türklerle ilişkilerimizi tekrar güçlü tutmakla mümkün olacağını öğrendik”
Birinci Dünya Savaşı başlayana kadar Türk-Macar ilişkilerinin altın çağını yaşadığını kaydeden Bolek, özetle “1. Dünya Savaşı’na kadar siyasi ve eğitim alanlarında birlikteliğimiz devam etti. Osmanlı savaşta biliyorsunuz Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun müttefikiydi. Bu dönem tarihte bir ilk de gerçekleşti ve Osmanlı camilerinde Cuma hutbelerinde müttefiklerinin savaşı kazanması için dualar edildi. Macaristan ve Osmanlı arasında tampon bir ülke Sırbistan vardı o zamanlarda. Osmanlı, Çanakkale cephesinde savaşıyordu ve Macarlar Türklere yardım ulaştırmak istiyorlardı. Ortak alınan kararla Sırbistan sorunu ortadan kaldırıldı. Trenlerle ve Tuna nehrinden gemilerle Osmanlı’ya silah yardımı yapılmaya başlandı bu süreçlerden sonra. Çanakkale cephesinde Anafartalar’da iki Macar topçusu vardı Osmanlı’ya destek veren” diye konuştu.
“Ermeni Soykırımı Yalandır”
Zoltan Bolek, özetle “1915’ten itibaren Gelibolu’da Osmanlı için savaşan Macar askerleri vardı. Yine Filistin cephesinde Macarların Osmanlı yanında savaştığını görüyoruz. İngilizlerin savaş sonrasında Osmanlı’ya dikte ettiği yabancı esir askerlerin teslimine ilişkin maddeyi Osmanlı kabul etmiş ama kesinlikle Macar askerlerini İngilizlere teslim etmemiştir. Bu dönemde Macarları kendi ülkelerinde çok iyi misafir etmeyi sürdürmüşlerdir. Macarlar, Osmanlı’nın bu asil davranışlarını görünce daha fazla etkileniyorlar ve beraberlerinde getirdikleri o günün şartlarında iyi teknolojiye sahip topları ve ağır silahları, büyük komutan ve savaşın kahramanı Mustafa Kemal’e teslim ediyorlar.” ifadelerini kullandı.
Viyana’da sözde Ermeni soykırımı ile ilgili yaptığı çalışmalar hakkında da bilgiler veren Bolek, tehcirden sorumlu isimlerden biri olan Filistin Cephesi Komutanı Cemal Paşa’nın zorunlu tehcir sırasında Ermeni yurttaşlara giyecek, yiyecek ve para yardımında bulunduğuna dair belgeler bulunduğunu anlattı; tehcir sırasında zafiyet gösteren subaylar, kaymakamlar ve yetkililerin cezalandırılması için emir verildiğini ve cezaların uygulandığını söyledi. Bolek, “Ermeni soykırımının yalan olduğunu net şekilde söylüyorum. Düşünün ki en yetkili komutanlar kendi bütçeleriyle ve merkezi hükümetten de destek alarak Ermenilere yardım etmişlerdir. Ancak Türk düşmanlığı yapan batıdakiler bunu görmemekte ısrar ediyorlar” dedi.
Soru cevap bölümünün ardından Zoltan Bolek ile konferansı Macarca’dan dilimize simultane çeviren Ahmet Barışçıl’a, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Samettin Gündüz tarafından teşekkür plaketi ve hediye takdimi yapıldı. Konferansın sonunda Zoltan Bolek, kendisinin kaleme aldığı eserlerini imzalayarak öğrencilere hediye etti.