Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) 2019-2020 Akademik Yılı açılışı, önceki dönem TBMM Başkanı, son Başbakan Binali Yıldırım’ın katılımıyla gerçekleştirilen törenle yapıldı. Törende, Sayın Binali Yıldırım’a, Kamu Yönetimi alanında “Fahri Doktora Unvanı” verildi. Yıldırım’a Fahri Doktora Belgesi, Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Alişarlı tarafından takdim edildi.
Tören Programı; Gölköy Kampüsü Atatürk ve İzzet Baysal heykellerine çelenk koyma töreni, Kongre Merkezi programı ve Hukuk Fakültesi temel atma ile Prof. Dr. Fuat Sezgin Kütüphanesi açılış törenleri şeklinde gerçekleştirildi.
Tören kapsamında ilk olarak, Gölköy Yerleşkesindeki Atatürk ve İzzet Baysal Anıtlarına çelenk sunuldu. Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasının ardından salon programına geçildi.
Kongre Merkezi Bordo Salonda düzenlenen programa; önceki dönem TBMM Başkanı, son Başbakan Sayın Binali Yıldırım’ın yanı sıra Bolu Valisi Ahmet Ümit, Düzce Valisi Zülkif Dağlı, Bolu Milletvekilleri Arzu Aydın ve Fehmi Küpçü, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Rektör Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aydın, Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Alperen Ertürk, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Serkan Özalp, Bolu İdare Mahkemesi Başkanı Turgut Delal, Bakan Danışmanı Yüksel Coşkunyürek, İzzet Baysal Vakfı Başkanı Ahmet Baysal ve eşi Solmaz Baysal, vali yardımcıları, kaymakamlar, il müdürleri, ilçe belediye başkanları, rektör yardımcıları, dekanlar, enstitü ve yüksekokul müdürleri, daire başkanları, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.
Salon programı, saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başladı. Dr. Öğr. Üyesi İsmail Sözen ve öğrencilerinin verdiği konser ve ardından Üniversitemiz akademisyenlerinden Kemal Bilsel Sarısözen’in bağlaması eşliğinde, Solist Sultan Gökmen’in icra ettiği Türk Halk Müziği konseri beğeniyle dinlendi.
Programın açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, “Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, devlet-vakıf iş birliğinin ülkemizdeki öncülerinden biridir. Bu bilinç ve İzzet Baysal Vakfı gibi eğitime gönül vermiş hayırseverlerinden aldığı güçle, Üniversitemizi müstesna bir yere taşıma gayretimiz sürüyor.” dedi.
Rektör Alişarlı: “Üniversiteler, Hz. Mevlana’nın pergel metaforunda teşbih ettiği gibi bir ucunu kendi bulunduğu toprağa basıp, öteki ucu evrensel boyuta kadar genişleyen bir ufukla yönetilmelidir.”
“Günümüzde hızlı bir değişim süreci yaşayan üniversiteler, ülkelerin sınırlarını aşan bir rekabet ortamında büyümeye ve gelişmeye çalışmaktadırlar. Bu süreci iyi anlamak ve iyi yönetmek için üniversiteleri her açıdan yeniden ele almak durumunda olduğumuzu belirtmek istiyorum.” diyen Rektör Alişarlı, şunları kaydetti:
“Üniversiteler; kendini merkeze alarak, kendi toplumuna dokunması, kendi tarih ve kültüründen beslenmesi gereken kurumlarımızın başında gelmektedir. Üniversite; bir toplumda değer statüsü itibariyle, kurumsal olarak en üst bilgi kurumudur. Bilginin üretilmesi, iletilmesi ve yayılması şeklindeki boyutları ile ‘üniversite’, hakikatin peşindedir ve onu aramak en temel amaçları arasındadır. Üniversiteler, temelleri medeniyetimizin kadim değerlerinde yükselen ve ilkeleri bizzat kendimiz tarafından belirlenen, felsefi bir zemin üzerinde inşa edilmeli, Hz. Mevlana’nın pergel metaforunda teşbih ettiği gibi bir ucunu kendi bulunduğu toprağa basıp, öteki ucu evrensel boyuta kadar genişleyen bir ufukla yönetilmelidir. Bu hakikati göz önünde bulundurarak, Türkiye’nin 2023 yılına kadar dünyanın ilk on ekonomisi arasına girme hedefini yakalaması için Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine daha fazla ağırlık verilmesi bir zorunluluktur. Makro planlarda, ülkemizin 2023 yılına kadar Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla içindeki payının yüzde 3’e ulaşması hedeflenmiştir. İşte bu sebeple Türkiye, bilim ve teknoloji geliştirmek ve yüksek düzeyde insan kaynağı yetiştirmek durumundadır. Şüphesiz ‘Güçlü ve Büyük Türkiye’ için, güçlü bir yükseköğretim sistemi inşa etmeliyiz. Aziz Milletimizin 15 Temmuz’da ortaya koyduğu ‘Diriliş Ruhu’nu, ülkemizin devrim niteliğindeki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmesiyle birlikte her alana yansıtmalıyız. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve en kıymetli yol arkadaşı olarak sizin de öncülük ettiğiniz ve YÖK Başkanımız Sayın M. Yekta Saraç hocamızın uygulamaya koyduğu Yeni YÖK sistemine yönelik tüm yatırım ve çalışmaları bu açıdan çok önemli görüyor ve var gücümüzle destekliyoruz.”
“Ar-Ge projelerinin sayılarını artırmak ve yeni ürünleri ülkemizin hizmetine sunmak hedefiyle, Proje Destek Ofisi’ni kurduk ve geçtiğimiz yıllara göre kabul edilen proje sayımızı 3 katına çıkardık.”
Üniversitemiz ve akademik çalışmalar hakkında bilgi veren Rektör Alişarlı, şunları söyledi:
“Çok yoğun bir çalışma ile Üniversitemizde bazı dokunuşlarla fakülte sayımız 11’den ve siz değerli Başbakanımızın Bolu’da ki son mitinginizde kuruluş müjdesini verdiğiniz, Üniversitemizin 20 yıllık hayali olan Hukuk Fakültesi ile16’ya ulaştı. Yeni birimlerle birlikte Üniversitemiz; 4 Enstitü, 2 yüksekokul, 8 meslek yüksekokulu, 15 Ar-Ge merkeziyle yaklaşık 30 bini aşkın öğrencisine, 1449 akademik, 771 idari personeliyle eğitim-öğretim hizmeti vermekte ve ülkemizin kalkınmasına yönelik proje tabanlı akademik çalışmalara imza atmaktadır.
Üniversitemizde proje kültürünü geliştirmek için 280 öğretim elemanımıza proje hazırlama, sunma ve uygulama aşamalarında eğitimler verdik. Bu eğitim ihtiyacı doğrultusunda, Ar-Ge projelerinin sayılarını artırmak ve yeni ürünleri ülkemizin hizmetine sunmak hedefiyle, Proje Destek Ofisi’ni kurduk ve geçtiğimiz yıllara göre kabul edilen proje sayımızı 3 katına çıkardık.
“Birleşmiş Milletler Uzay Dairesi, Uzay Modülü siparişi için NÜRDAM’ı tercih etti. Yani sensörlerimiz uluslararası anlamda da yetkinliğini kanıtlamış oldu. Yerli ve milli sensörümüzün, Ülkemizin ilk yerli ve milli uydusunda kullanılacağını da ifade etmek istiyorum.”
Nükleer Radyasyon Dedektörleri Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (NÜRDAM) yaptığımız araştırma ve projelerin, ülkemizde Tıp, Havacılık Sektörü, Savunma Sanayi başta olmak üzere birçok alanda yerli ve milli teknoloji üretilmesine yönelik katkısı sürüyor. Bu çerçevede, TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü’nün ürettiği yerli uydu sistemleri için yüksek hassasiyete sahip sensörlerin seri üretimine NÜRDAM altyapısı kullanılarak başlandı. Bu sensörlerle ilgili önemli bir gelişmeyi de sizlere arz etmekten mutluluk duyuyorum: Birleşmiş Milletler Uzay Dairesi, Uzay Modülü siparişi için NÜRDAM’ı tercih etti. Yani sensörlerimiz uluslararası anlamda da yetkinliğini kanıtlamış oldu. Yerli ve milli sensörümüzün, Ülkemizin ilk yerli ve milli uydusunda kullanılacağını da ifade etmek istiyorum. Yaklaşık 350 ile 400 bin dolar civarında bir maliyetle, yurtdışından alınan sensörleri, biz inşallah 50 bin TL’nin altında üreterek milli ekonomimize katkı vermeyi hedefliyoruz. NÜRDAM gibi, Üniversitemiz Yenilikçi Gıda Teknolojileri Geliştirme Merkezi (YENİGIDAM) tarafından yapılan “Tohum Dezenfeksiyonu ve Organik Tohum Üretiminde Atımlı Elektrik Alanı Uygulaması” projesiyle, tohum ve baharatların yüzey dezenfeksiyonunu sağlayan ve özellikle tohum güvenliği açısından son derece önemli bir cihaz geliştirildi ve Avrupa Patentten bu cihazın patentini çok yakın bir zamanda alacağız. Atımlı Elektrik Alan Teknolojisi kullanan bu cihaz; bir çok tarım ürününde problem olan zararlı organizmaların bertarafında, çevre dostu, kolay uygulanabilir ve çok ekonomik bir yöntem sağlamaktadır. Ülkemiz tarım ve ziraatinin gelişmesinde hayırlı neticeler vermesini diliyor, öğretim üyelerimizi tebrik ediyorum.”
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın gelişme sağlanmasını istediği konulara öncelik vererek Üniversitemizde önemli adımlar attıklarını vurgulayan Rektör Alişarlı, “Bunlardan ilki, nitelikli ve yetkin eğitimciler yetiştirmekti. Bu hedef doğrultusunda “Köroğlu Yazarlık Mektebi” projesini hayata geçirdik. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Köroğlu Yazarlık Mektebi, ünlü sanatçıların eğitim verdiği; Şiir, Deneme, Hikaye, Roman, Portre, Dergicilik, Editörlük, Sinema ve Fotoğraf atölyelerinden oluşuyor. Atölyelerimizin dersleri, Bolu Merkezde bulunan Gülezler Konağı’nın tarihi atmosferinde yapılıyor. Öte yandan bu projenin bir çıktısı olarak öğrencilerimiz, tasarım, dizgi ve içeriklerini kendilerinin oluşturduğu tamamen kendi emekleri olan “YazıYORUM Dergisi”ni yayınlamaya başladılar. İkinci hedef ise, Üniversite öğrencilerinin kariyer gelişimlerine katkı sağlamaktı. Üniversitemizde bu amaçla “Kariyer Planlama ve Mezun İzleme Uygulama ve Araştırma Merkezi” kuruluşunu gerçekleştirdik ve yönetmeliğimiz geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu merkezimizin faaliyetleri ile mezunlarımızın kariyer gelişim süreçlerine ilişkin izleme çalışmalarını gerçekleştirip, kamu ve özel kurum ve kuruluşlar ile iş birliğini etkin bir şekilde sağlayarak öğrencilerimizin staj ve iş bulma fırsatı yakalayabilecekleri kurum sayısını artırmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
Rektör Alişarlı, konuşmasının şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği bir diğer hedef ise, Üniversite ve Sanayi İşbirliğinin etkin bir şekilde sağlanması için OSB’lerde birimlerinizi açın talimatıydı. Göreve başladığımızda ilk hedeflerimiz arasında bulunan üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesi için Yükseköğretim Kurulu’nun belirlediği ilkeler çerçevesinde, Meslek Yüksek Okullarına yönelik ‘Uygulamalı İşyeri Eğitimi 3+1 Eğitim Modelini’ Bolu’da uygulamaya geçirdik ve Bolu Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’nun ilgili bölümlerini geçtiğimiz akademik yılda Bolu Organize Sanayi Bölgesine taşıdık.
Üniversitemizdeki laboratuvarlarımızın akreditasyon işlemlerini Bolu Ticaret ve Sanayi Odamızla birlikte yürütüyoruz. Üniversite-Sanayi iş birliğinin tarafları olarak kazan-kazan yaklaşımı ve “Eğitim İçinde Üretiyor, Üretim İçinde Eğitiyoruz” sloganıyla bu işbirliğini sürdürmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda ayrıca, Kamu-Üniversite-Sanayi iş birliğine katkı sağlayacak bir projeyi daha uygulamaya koyduk. ‘Kamu-Üniversite-Sanayi (KÜSİ) Projesi’ ile akademisyenlerimiz, sahip oldukları akademik birikimlerini, Bolu sanayisinin ihtiyacı olan alanlarda ürün geliştirme ve bu ürünlerin ticarileşmesi için aktaracak. Üniversitemiz ayrıca Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon birimi aracılığıyla bu amaçla yapılan projelere 50.000 TL’ye kadar maddi destek sağlayacak.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve siz değerli Başbakanımızın liderliğinde gerçekleşen Devlet-Millet birlikteliğinin, üniversiteler ekseninde uygulanabilirliğini göstermek, akademisyenlere yönelik ‘Fildişi kulelerde yaşayan ve ulaşılamaz kişiler’ ön yargısını yıkmak ve bu yargının tam tersine her an ulaşılabilir bir yönetim olmak amacıyla, Üniversitemizde personel ve öğrencilerimiz için ‘Açık Kapı Projesi’ni başlattık. Bu proje o kadar çok ilgiyle karşılandı ki projeye çok kıymetli Bolu Halkını da eklemek istedik. Üniversite-şehir bütünleşmesini sıcak ve samimi bir şekilde sağlayacağına inandığımız ‘Açık Kapı-Halk’ buluşmalarının ilkini geçtiğimiz hafta yaptık ve bunun ne kadar doğru bir karar olduğunu müşahede ettik.
Rektörlüğümüzün öncülüğünde, çeşitli sebeplerle Üniversite eğitimi almaya fırsat bulamayan ve en kutsal vazifeyi üstlenen Annelerimize yönelik, ‘Anneler Üniversite’de Okulu Projesi’ni hayata geçirdik. Bu programın üçüncüsü de bugün başladı. Sayın YÖK Başkanımızın, bu projenin belirlenen pilot üniversitelerde uygulanıp bir süre daha izlenerek diğer üniversitelerde de yaygınlaştırılması için adımlar atacaklarını belirtmeleri, bizleri çok mutlu etti.
Kadınlarımıza yönelik adımlarımız sadece bu projeyle sınırlı kalmadı. Üniversitemiz bünyesinde ‘Kadın Araştırmaları Merkezi’ kurma çalışmalarını başlattık. Ayrıca, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bolu Belediye Başkanlığı ve Valiliğimizin paydaş olduğu ve Doğu Marmara Kalkınma Ajansına ‘Evlilik ve Ebeveynlik Ehliyeti’ başlığıyla bir proje başvurusunda bulunduk.
Üniversitemiz, Bolu Halk Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi (BAMER), düzenlediği sempozyumlarla, Bolu ilçelerini ve kent dokusunun korunması ve geleceğe aktarılmasına katkı vermeyi sürdürüyor. Seben, Mudurnu, Kıbrıscık ilçelerimiz için düzenlenen sempozyumlar, önümüzdeki yeni yılda Göynük ve Gerede ilçelerimizde devam edecek. Ayrıca BAMER, “Bir Türkü Bir Oyun”, “Bolu’da Kaybolmaya Yüz Tutan Geleneksel El Sanatları ve Son Temsilcileri” ve “Bolu ve İlçeleri Ağızlarının Kayıt Alına Alınması” gibi yeni projeleriyle de halk kültürünün gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlayacak. Şimdiden sonuçlarını heyecanla beklediğim bu projelerin de hayırlı olmasını diliyorum.”
“Ulusal ve uluslararası alanlarda başarı elde eden öğrenci ve akademisyenlerimizi kutluyor, başarılarının devamını diliyorum”
Konuşmasını öğrencilerimizin ve akademisyenlerimizin ulusal ve uluslararası alanlarda elde ettikleri başarılar hakkında bilgi vererek sürdüren Rektör Alişarlı, şöyle dedi:
“Mimarlık Fakültesi öğrencimiz, Abdullah Taşpınar ve danışmanı tarafından hazırlanan Askeri Kara Aracı tasarımı, ‘Mildesign 2019 Uluslararası Askeri Kara Araçları Tasarım Yarışması’nda, 578 proje arasında uluslararası seçici kurul tarafından ‘En İyi Tasarım’ ve ‘Mansiyon’ olmak üzere iki dalda ödüle layık görüldü. Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü öğretim elemanlarından Dr. Emre Can, özgün bir teknik kullanarak ürettiği ‘Ortadoğu’da Kahvaltı’ isimli eseriyle, Çin’de düzenlenen uluslararası seramik yarışmasında ‘En İyi Ödül’e layık görüldü. Bu çalışma, İspanya’da düzenlenen 14’üncü Uluslararası Seramik Bienali kapsamında da ödül aldı. Üniversitemiz Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin tasarladığı Ayvaz Elektromobil, TÜBİTAK’ın 2018 yılında gerçekleştirdiği Alternatif Enerjili Araç Yarışları’nda ‘Tanıtım ve Yaygınlaştırma Ödülü’ ile ‘Kurul Özel Ödülü’ aldı. Öğrencilerimiz elde ettikleri bu başarının verdiği motivasyonla bu yılki yarışmalara ‘Ayvaz Elektromobil’ 1.3 versiyonunun yanında ‘Baysal’ adını verdikleri bir diğer elektromobille katıldılar ve yeni tanıtım ve yaygınlaştırma ödülünün sahibi oldular. Estonya’da gerçekleştirilen Dünya Gençler Güreş Şampiyonası’nda mindere çıkan Spor Bilimleri Fakültesi Spor Yöneticiliği Bölümü öğrencimiz Abdülvasi Balta, Serbest Stil 74 kiloda Dünya 3’üncüsü oldu. Öğrencimiz, İspanya’da düzenlenen Avrupa Gençler Güreş Şampiyonası’nda da Avrupa ikincisi oldu. Üniversitemiz Spor Bilimleri Fakültesi öğrencisi ve Milli Sporcumuz Ayşenur Duman ise, 2018 Çin Kış Olimpiyatları’nda, kayaklı koşu branşında ülkemizi başarıyla temsil etti.”
Rektör Alişarlı, “Üniversitemizin uluslararası tanınırlığını ve saygınlığını yükseltmeye kararlıyız. Dünya ölçeğinde sesi daha fazla duyulan, sözü daha fazla dinlenen bir Üniversite olmayı arzuluyoruz. Yetiştirdiğimiz gençlerin, ülkemiz ve insanlığın umudu olacağına inanıyoruz. Gençlerimizin bunun için gerekli bilgi ve donanıma sahip olmaları yanı sıra milletimizin kadim değerlerini temsil edebilecek kabiliyette olmaları için de çalışıyoruz. Milletimizin değerlerine sahip çıkan, inancından güç alan, dünyaya açık, bilimin ışığında yürüyen vatanperver gençler yetiştirmek ve ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşmak yolunda çalışacağımızı, huzurlarınızda tekraren ifade etmek istiyorum. Tüm bu projelerin hayata geçmesinde ve başarıların elde edilmesinde büyük emekleri olan ve desteklerini esirgemeyen tüm çalışma arkadaşlarım, akademisyenlerimiz, idari personelimiz ve öğrencilerimize özverili bu gayretlerinden dolayı çok teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
“Hukuk Fakültesi ve Prof. Dr. Fuat Sezgin Kütüphanesi’nin Ülkemize, Bolu’ya ve Üniversitemize Hayırlı, Uğurlu Olmasını Temenni Ediyorum”
Rektör Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, konuşmasını “Hukuk Fakültesi kuruluşunun müjdesini aldıktan sonra merhum İzzet Baysal’ın vasiyetini yerine getirmek için hızla karar alıp fakültemizin inşaatını üstlenmeleri ve gösterdikleri ilgi ve alakadan dolayı sizlerin huzurunda İzzet Baysal Vakfı’nın kıymetli başkanı Sayın Ahmet Baysal ve tüm yönetim kurulu üyelerine şükranlarımızı ifade etmek istiyorum. Salon programımızın ardından temelini atacağımız Hukuk Fakültesi ve açılışını gerçekleştireceğimiz “Prof. Dr. Fuat Sezgin Kütüphanesi”nin Ülkemize, Bolu’ya ve Üniversitemize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum. İzzet Baysal Vakfı’nın değerli yönetim kurulu ile birlikte hayırseverlerimizden Sayın Ali Ericek, Sayın Süreyya Astarcı ve Sayın Şerafettin Erbayram’a, Beypiliç ve Tanrıkulu Ailesine Üniversitemize sağladıkları üstün katkılardan dolayı çok teşekkür ediyorum. Geçtiğimiz aylarda ebediyete uğurladığımız Yeniçağa Kampüsümüzün Banisi Yaşar Çelik’e Allah’tan rahmet diliyor, üniversitemize olan desteklerinden dolayı kendisini bir kez daha hayırla, şükranla yad ediyorum. Her yıl öğrencilerimize “hoş geldin”, mezunlarımıza ise “güle güle” yemeği veren Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfı Kıymetli Başkanı Sayın Valimize ve Genel Sekreterine, Bolu Valiliğimize, Bolu Milletvekillerimize, Bolu Belediye Başkanlığına, Üniversite-Sanayi arasındaki samimi işbirliğini hissettiğimiz Bolu Sanayi ve Ticaret Odasına, Bolusporumuzun Başkanı İşadamı Necip Çarıkçı’ya ve üniversitemize desteğini esirgemeyen tüm kurum ve kuruluşlarımıza teşekkürlerimi iletiyorum. 2019-2020 akademik yılında aramıza yeni katılan öğrencilerimize hoş geldiniz derken, tüm öğrencilerimize başarılı bir akademik yıl geçirmelerini temenni ediyorum. 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle de kıymetli öğretim elemanlarımız ve Saygıdeğer Hanımefendi Semiha Yıldırım şahsında tüm öğretmenlerin, Öğretmenler Gününü kutluyor, kendilerine hayatlarında esenlikler diliyorum. 2019-2020 akademik yılının ülkemize, Bolu’muza ve üniversitemize hayırlı olmasını diliyor, törenimizi teşrif ederek bizleri onurlandıran zat-ı devletlileri başta olmak üzere, Sayın Valilerimize, Sayın ÖSYM Başkanımıza, ilimizin kıymetli protokol üyelerine, İzzet Baysal Vakfı Başkanı ve üyelerine, hayırseverlerimize, akademik ve idari personelimize, öğrencilerimiz ve velilerine, tüm misafirlerimize ve kıymetli basın mensuplarına saygılarımı sunuyorum.” diyerek tamamladı.
İzzet Baysal Vakfı Başkanı Ahmet Baysal’ın Konuşması
“Sayın Başbakanım, teşrifinizle bize büyük onur ve gurur verdiniz, hakikaten çok mutlu olduk”
Açılış konuşmasının ardından İzzet Baysal Vakfı Başkanı Ahmet Baysal bir konuşma yaptı. Sayın Binali Yıldırım’a “hoş geldiniz” diyerek konuşmasına başlayan Ahmet Baysal, “Sayın Başbakanım, teşrifinizle bize büyük onur ve gurur verdiniz, hakikaten çok mutlu olduk, bunu özellikle belirtmek isterim. Hem bir Bolulu olarak hem de bu üniversiteyi kuran vakfın yönetim kurulu başkanı olarak bütün mütevelliler adına Bolu’muza ve üniversitemize hoş geldiniz, hayırlar getirdiniz demek istiyorum. Bilhassa Çalışma Bakanlığınız zamanında göstermiş olduğunuz büyük gayretler ve ülkeye kazandırdığınız büyük yatırımlar, hiçbir zaman Türk milletinin hafızasından silinmeyecektir.” dedi.
Üniversitemizin ve İzzet Baysal Vakfı’nın kuruluş öyküsünü anlatan Ahmet Baysal, özetle “İzzet Baysal Vakfı, Bolu’ya eğitim ve sağlık alanlarında, devletin programında olan yatırımlara destek vermiştir. 3 mütevelli üyemiz, Bolu’da üniversite fikrini bize getirmiştir. Bir gün amcam ve bana İstanbul’da gelerek siz Bolu’ya güzel hizmetler yapıyorsunuz, fakat Bolu’nun esas ihtiyacı bir üniversitedir. Sizin eğer imkanınız müsaitse, imkanlarımızı birleştirerek bir üniversite kuralım fikrini getirdiler. Amcam, bunun araştırılmasını istedi. Amcamın o tarihlerde vakfa vasiyet ettiği tüm varlığını, sağlığında bu üniversitenin kuruluşuna aktarmasıyla mümkün olabilmiştir. Belki inanmayacaksınız ama şunu söylemek istiyorum: Amcam 2000 yılında vefat ettiğinde hepimizden fakir ölmüştür. Bolu ilk defa müstakil bir üniversiteye kavuşmuş oldu. Bu üniversite, arkasında güçlü bir vakfın desteği bulunan ilk ve tek devlet üniversitesidir. Bu örnek tüm ülkeye yayılmalıdır ifadesi, vakıf tarihinde muhakkak ki mutena yeri alacaktır. 1992’de kurulan ve vakfın desteğiyle hızla gelişen üniversitemiz, o tarihlerde mera olan bu saha, bugün tamamen gelişmiş bir kampüs haline geldi. İzzet Baysal Vakfı, bu hizmetleri devamlı sürdürebilecek kabiliyette ve güçtedir.” diye konuştu.
Rektör Alişarlı’nın İnşaat Mühendisliği Bölümü açılmasına ilişkin müjdeyi kendisine verdiğini vurgulayan Ahmet Baysal, “Sayın Rektörümle, 2 senedir çok iyi bir anlayış içerisinde çalıştığımızı belirtmek isterim. Hakikaten çok mühim yardımları olmuştur. Birlikte, müşterek, güzel eserlere katkı vermeye çalıştık. Rektörüm, bir mutluluğu yaşattı bizlere bu sene. 2005 yılında, amcamın isteği olan Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi’nin temelini, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan atmıştı. Fakat fakültede İnşaat Mühendisliği Bölümü açılamadı. Sayın Rektörüm sağ olsun, bu sene bunun müjdesini verdiler. Önümüzdeki yıl İnşaat Mühendisliği Bölümü de öğrenci almaya başlayacaktır. Kendisine bu konuda teşekkürlerimi sunmak istiyorum.” dedi.
Konuşmaların ardından Sayın Binali Yıldırım’ın ülkemize kazandırdıkları ile özgeçmişinin yer aldığı video gösterildi.
BAİBÜ Senatosu tarafından Sayın Binali Yıldırım’a Fahri Doktora Unvanı Verildi
BAİBÜ Senatosu; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iç ve dış tehditlere maruz kaldığı bir dönemde, ülkemize yaptığı hizmetler, 15 Temmuz darbe girişimine karşı gösterdiği duruş, demokratik ve siyasal rejimin korunarak milli birlik ve bütünlüğümüzün teminat altına alınmasına yönelik çabaları; küresel istikrarsızlıkların dünya ekonomilerini derinden etkilediği süreçte ülkemizde reformların hayata geçirilerek, kalkınmanın sürdürülebilir kılınmasında gösterdiği gayretleri; ülkemizin kamu yönetimi modelinde yapılan köklü değişmeler yoluyla, resmi kurum ve kuruluşların daha etkin ve verimli işleyişlerine öncülük eden katkıları ve Hukuk Fakültemizin kuruluş müjdesini vermesi nedeni ile Üniversitemiz adına Kamu Yönetimi alanında “Fahri Doktora Unvanı” verilmesine oy birliği ile karar verdi.
Sayın Binali Yıldırım’a Fahri Doktora Belgesi Rektör Prof. Dr. Mustafa Alişarlı tarafından takdim edildi.
Sayın Binali Yıldırım: “Sizlerle tanışmak, bir araya gelmek, öğrencilerle, sevgili gençlerle, Bolu’nun güzel insanlarıyla bir araya gelmek bizim için güzel bir an ve fırsat”
Sayın Binali Yıldırım, ilk derse; “Öncelikle Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin 2019-2020 Akademik Yılı açılışı dolayısıyla burada sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğumu ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle, şahsıma tevdi edilen Fahri Doktora payesinden dolayı da Üniversite Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Alişarlı ve senato üyelerine şükranlarımı sunuyorum. Muallim Naci’nin bir sözü var: ‘Marifet iltifata tabidir. Alıcısı olmayan mal, zayidir.’ Dolayısıyla biz millet olarak tenkitte cömert, takdirde cimri bir milletiz. Ara ara bu tip tebrik ve taltifler, hepimiz için, daha fazlasını yapmak, ülkemiz ve milletimiz için güzel işlere imza atmak için bir vesile olur. Bu nedenle, bu nezaketinizden dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Sizlerle tanışmak, bir araya gelmek, öğrencilerle, sevgili gençlerle, Bolu’nun güzel insanlarıyla bir araya gelmek bizim için güzel bir an ve fırsat.” diyerek başladı.
“İzzet Baysal Üniversitesi modeli, tektir ve çok başarılı bir modeldir.”
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi ve ilimiz hakkındaki düşüncelerini ifade ederek konuşmasını sürdüren Sayın Binali Yıldırım, şunları söyledi:
“İzzet Baysal Üniversitesi’nin esasında başka bir örneği yok. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi de, Ahmet Baysal Beyefendinin söz ettiği gibi, hayırseverler tarafından kurulan bir üniversitenin devlete devredilmesi, vatandaş-devlet iş birliği ile kurulan bir devlet üniversitesi. Bu model, tektir ve çok da başarılı bir model olarak karşımızdadır. 30 bini aşkın öğrencisi var, 16 fakülte, meslek okulları, yüksekokulları var, araştırma-geliştirme-uygulama merkezleri var, toplam 2500’e yakın personeliyle beraber Türkiye’nin yaklaşık yarım asırlık bir üniversitesi unvanını taşıyor. Doğanın içinde, kalbinde bir üniversite.
İzzet Baysal, hakikaten çok güzel bir hizmet yapmış. Burada dinledim ve çok da heyecanlandım. Aklıma da bir söz geldi: ‘Adam odur ki bu dünyada bıraka bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser.’ Bizim inancımızda da iki önemli tavsiye vardır: Biri, hayır ve ibadetler yapılan, ilim öğretilen eserlerin yapılması ve burada ilim insanlarının yetiştirilmesi. Bu iki hasleti de bir arada yaşatan ve tutan, güzel bir hizmet olmuş. Allah gani gani rahmet eylesin. Kurulduğu günden bu yana bu üniversitenin gelişmesi için her türlü emeği, katkıyı sağlayan herkese şükranlarımızı sunuyoruz.
Hakikaten Bolu, her yönüyle çok güzel bir ilimiz. Bolu’nun doğal ve sakin bir şehir olmasının dışında bir özelliği daha var. Bolu, işgale uğramayan nadir illerimizden biri. İstiklal Harbimizin kazanılması için kurtuluş mücadelemizi başlatan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına, lojistik destek yapmayı da ihmal etmemiş ve bağımsızlık mücadelemizde en büyük desteği vermiş illerimizden biri. Bu vesile ile kurtuluş mücadelemiz başta olmak üzere ülkemizin güvenliği, esenliği, milletimizin huzuru ve geleceği için canını seve seve veren, bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz, bütün gazilerimize hayırlı, güzel ömürler diliyoruz.
Bolu’nun önemli iki figürü var. Bolu Beyi ve Köroğlu. Esasında Bolu Beyi, zulmü ve zalimliği, Köroğlu da zulme karşı kahramanlığı temsil ediyor. 16’ncı yüzyılda padişahın iradesi dışında, keyfi uygulamalarla halka zulmeden, halka çöken Bolu Beyine karşı, onun seyisi, beğenmediği bir at yüzünden gözüne mil çekilen, seyisi Yusuf’un oğlu Ruşen Ali’nin, tarihteki ismiyle Köroğlu’nun karşı duruşunu, kahramanlığını ve burada yaşayan insanların zulme karşı en büyük teminatı olduğunu göstermiştir. Ne zamana kadar? Delikli demirin icadına kadar. Köroğlu, tüfeğin bulanmasından sonra, ‘Delikli demir icat oldu, mertlik bozuldu’ diyerek zalimlere ve eşkıyalara karşı kurduğu bu teşkilatı dağıtmıştır. Bolu, bu anlamı ile haksızlığa karşı başkaldıran, haksızlığa asla müsamaha göstermeyen bir il olma özelliğine de sahiptir.”
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemize son 17 yılda çok büyük hizmetler yaptık, büyük eserler gerçekleştirdik.” diyen Binali Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
“Bolu Dağı tünelini hatırlayın. Maalesef 17 yılda tamamlanamadı. 12 hükümet ve 21 bakan değişti ama Bolu Dağı tüneli bitirilemedi. Elhamdülillah sizlerden aldığımız güçle, orayı da açtık. Oradaki yolculuğu eziyetten keyfe dönüştürdük. O günden bugüne, 500 km tünel yaptık. İzmir-İstanbul arasını 3 saatin altına indirdik. Hızlı trenle İstanbul-Ankara, İstanbul-Eskişehir ve İstanbul’u Konya’ya bağladık Yolları böldük, hayatları birleştirdik; yolları böldük, Türkiye’yi birleştirdik. Doğusuyla batısını, kuzeyiyle güneyini birbiriyle buluşturduk. Ama değerli konuklar bir şeyi yapmadık: ‘Yolları böleriz, Türkiye’yi böldürtmeyiz’ dedik ve ülkemizin başına bela olanlara karşı da amansız bir mücadele verdik ve bu mücadelemiz devam ediyor. Başbakanlık görevine geldiğim anda ilk söylediğim, ‘Terörü, Türkiye’nin gündeminden düşüreceğiz’ dedim. O gün başlattığımız terörle mücadeledeki yeni yöntem, savunma değil taarruz esaslı mücadele bugün meyvelerini verdi ve hamdolsun sınırlarımız içerisinde yok denecek kadar terör unsurları azaltıldı, yok edildi. Bununla da kalmadık. Güney sınırlarımızdan ülkemize vaki, her türlü terör faaliyetinin, yerinde önlemek amacıyla yine Başbakanlığım döneminde Fırat Kalkanı, Afrin Harekatı, Zeytin Dalı Harekatı’nı gerçekleştirdik ve Fırat’ın batısındaki Akdeniz’e kadar uzanan güney sınırlarımızı emniyet altına aldık. Şimdi de Fırat’ın doğusundan Irak sınırına kadar olan bölgeyi terörden temizledik. Bu coğrafya, zor bir coğrafya. İbn Haldun’un güzel bir sözü var, diyor ki ‘Coğrafya, kaderdir.’ Bu coğrafya, bizim kaderimiz. O halde bu topraklarda biz sadece ülkemizi korumak ve milletimizi her türlü tehditten korumakla yükümlü değiliz. Aynı zamanda ait olduğumuz coğrafya var. 1.5 milyar insanın yaşadığı bölgeye karşı da sorumluluğumuz var. Bunun için mücadele ediyoruz, bunun için bölgesel sorunların çözümünde inisiyatif almaktan geri durmuyoruz. Türkiye yakın tarihimizde ilk defa bölgesinde yaşanan olaylarla ilgili izleyen değil, karar veren konuma gelmiştir. Böyle olmasaydı bir yanda Rusya, bir yanda ABD’nin olduğu bir bölgede ‘Evelallah biz de varız’ dedik. Çünkü bu topraklarda sizin hududunuz yok, bizim ise 911 km sınırımız var. Dolayısıyla burada yaşanan gelişmelerin kararını siz veremezsiniz, burada bir terör kuşağının oluşmasına asla müsaade etmeyiz dedik ve gereğini yaptık. Nasıl yaptık? Milletimizden aldığımız güçle yaptık. Aynen 15 Temmuz gecesi yaptığımız gibi. O yüzden böyle asil bir milletin bir evladı olmaktan sizler gibi ben de gurur duyuyorum ve ay yıldızlı bayrağımızın hepimiz için en büyük teminat olduğunu da bir kez daha ifade etmek istiyorum.”
“Türkiye’nin Bölgesinde Çok Güçlü Olması Gerekiyor.”
19’uncu yüzyıldan bu yana dünyada yaşanan siyasal ve bilimsel değişimleri hatırlatan Binali Yıldırım, “Ancak geldiğimiz bugünde dünya artık eski dünya değil, şartlar eski şartlar değil ve bugün dünya nüfusunun 4’te 1’i Müslüman ülkelerden oluşuyor. 57 Müslüman ülke var ve bunların hiçbiri Güvenlik Konseyi’nde daimi üye değil. Bütün kargaşaların, bütün iç savaşların, bütün yönetim zafiyetlerinin ağırlıklı olarak İslam ülkelerinde meydana geliyor olması bir tesadüf mü? Elbette değil. Bir yanda mutlak üstünlüğe sahip doğal kaynakların diğer yanda tarihin eski dönemlerinden beri var olan bir Haçlı anlayışıyla İslam ülkeleri ile diğer medeniyetler arasında çatışma bugün iyice su yüzüne çıkmış durumda. Avrupa’da gittikçe yükselen ırkçılık, İslam düşmanlığı ve emperyal hedefler her zaman bizim bölgemizi önemli hale getirmiştir. Bölgemizde sorunların çok daha büyümesine sebep olmuştur. Bugünkü yaşadığımızda bundan başka bir şey değildir. O yüzden bu coğrafyada yaşamanın bedeli, bizlere düşen sorumluluktur. Sadece kendi ülkemiz açısından değil, bu coğrafyada 1.5 milyar insan yaşıyor. Osmanlı’dan sonra burada 64 devlet oluşmuş. 4 saatlik uçuşla bu 64 ülkeye ulaşabiliyoruz. Dolayısıyla bizim bölgede çok önemli tarihi ve insani sorumluluğumuz var. Türkiye’nin bu nedenle bölgede çok güçlü olması gerekiyor. Bu yüzden biz, milli ve yerli kavramının üzerinde çok duruyoruz. Özellikle savunma sanayinde biz bu işin ekmek ve su kadar önemli olduğunu Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra gördük. ABD, 3 yıl boyunca bize ambargo uyguladı ve tek bir savunma mermisini bile alamadık. Bu bir anlamda bizi cezalandırma yolu ise de orada aklımız başımıza geldi. Biz de o günlerde savunma sanayimizin temellerini attık ve bugün de yüzde 70’e ulaştık. Yüzde 10’lardan yüzde 70’lere ulaştık. Hedef yüzde 90’lara ulaşmak. Her şeyi kendimiz yapacağız iddiası çok anlamlı değildir. Dünyada hiçbir ülke her şeyi kendisi yapmaz. Önemli olan ilmine vakıf olmak, o işin patentine, fikri mülkiyet hakkına sahip olmaktır. Biz bunun için araştırma-geliştirmenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Az önce Rektör hocamızın da belirttiği gibi, araştırma geliştirme sadece üniversitelerimizin dünya sıralamasındaki yerinin yükseğe çıkması için değil ülkemizin de bir üst sıraya yükselmesi için olmazsa olmaz kurumlar olduğu gerçeğini bir kez daha gösteriyor. Bugün her ilimizde en az bir üniversite var. 1955 yılına kadar Türkiye’de iki üniversite vardı. Rahmetli Menderes döneminde bu sayı 5’e çıktı. Bugün ise bu sayı 207’ye yükseldi. Bugün üniversite öğrenci sayımız 143 ülkenin nüfusundan fazla. 7 milyon 600 binin üzerinde üniversite öğrencimiz var. 200 bine yakın akademisyenimiz var. Dün Öğretmenler Günü’nü kutladık. Bütün ilk ve orta öğretimi dahil ettiğimizde 25 milyonluk bir eğitim ordusundan bahsediyoruz. Bu yüzden son 15 yılda eğitim bütçesi bütün bütçelerin önüne geçti.” şeklinde konuştu.
“Ülkemiz dijital dönüşümün alt yapısını tamamlamıştır. ‘Trafikte hız felakettir; bilişimde ise hız berekettir’ sloganıyla iş yaptık.”
Konuşmasında dijital çağın önemine de vurgu yapan Binali Yıldırım, “İnternetin hayatımıza girdiği yıllardan itibaren Köroğlu’nun dediği gibi ‘mertlik bozuldu’ yeni bir çağdayız. Bu çağın adı, dijital çağdır. Bilgi, iletişim, internet artık bir sektör olmaktan çıktı, hayat tarzına dönüştü. Bugün cep telefonu olmadan günlük hayatımızı idame ettiremez hale geldik. Bugün birbiriyle iletişim halinde olan 30 milyar nesne var. Nesnelerin interneti var. Akıllı cihazlar, yapay zeka, üç boyutlu planlama, yazıcılar, robot teknolojileri var. Blogchain teknolojisi var. 1969’da iki gelişme yaşandı; biri, insanın Ay’a gitmesi; ikincisi, internetin bulunuşuydu. Ay’a gidiş çok konuşuldu ama internet hiç konuşulmadı. Bugün Ay’a gidiş unutuldu, ama internet hayatımızın bir parçası haline geldi. Bugün internetle, bilişimle, sosyal medyayla yapılamayacak hiçbir iş kalmadı. Gençler, 15 yıl içinde çok değil, bildiğimiz bütün mesleklerin yarısı kaybolacak. Yeni meslekler ortaya çıkacak. Bunun için şimdiden o günlere hazır olmanız lazım. Hocalarımızın da gençlerimizi yetiştirirken bu dijital çağın gelecekte insanlığa getireceği fırsatları ve tehditleri en iyi şekilde gençlerimize anlatmalarını özellikle talep ediyorum. Dijital çağda önemli olan bilgi. Bilgiye sahip olan, bilgiyi kullanan ve bilgiyi katma değere dönüştüren ülkeler bir adım öne çıkacaklar. Dijital çağda ülkeler ikiye ayrılıyor: online ve offline ülkeler. Türkiye, elhamdülillah son 15 yılda yaptığımız yatırımlarla dijital uçurumu ortadan kaldıran ve geniş bant internet erişiminde doğu ve batı, kuzey ve güney arasında farkı ortadan kaldıran bir yapıya ulaştı. Şimdi 336 bin km akıl yolu olan fiber ağı döşenmiş ve on binlerce spot noktaları bulunan kulelerinden internet hizmeti veren, 50 bin okuluna internet bağlantısı yapmış, akıllı tahtalarla sınıflarını donatmış bir Türkiye yarattık. Ülkemiz dijital dönüşümün alt yapısını tamamlamıştır. Ama bununla yetinemeyiz. Çünkü akıl yollarının trafiği, bilgi akışıyla ölçülür. Trafik artıkça yol ihtiyacı artarsa, akıl yollarında da üst yapı yani yazılım, hizmetlerin artmasıyla birlikte bu yolların önemi ve ihtiyacı açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Bunun için de akıl yollarına yatırıma devam edeceğiz. Biz, ‘Trafikte hız felakettir; bilişimde ise hız berekettir’ sloganıyla iş yaptık.” diye konuştu.
Gençlere, İzzet Baysal’ın 10 Altın Öğüdünü Okudu
Gençlere, İzzet Baysal’ın 10 Altın Öğüdünü okuyan Binali Yıldırım, “İnanan insan hiçbir zaman ümitsiz olmaz. Bizler, büyük bir medeniyetin evlatlarıyız. Geçmişi, mazisi olan ve geleceği inşa eden bir milletiz. Dünyada esaret altına girmeyen iki ulus var. Biri Türkler, diğeri ise İngilizler. Ama Türk ulusunun başka bir farkı daha var. Dünyada esaret altına girmeyen, kimseyi de esaret altına almayan tek ulus vardır, o da Türk ulusudur. Onun için biz 3 kıtada, 22 milyon kilometrekarede 619 yıl ecdadımız hükümranlık yapmış, değişik kültür ve inançlardan hep bir, beraber, kardeş olarak yaşamasını başarmıştır. Osmanlı çekildikten sonra bugün ne Balkanlar’da ne Kuzey Afrika’da ne Kafkaslar’da ne de Ortadoğu’da huzur kalmamıştır. Bugün yaşadıklarımız Osmanlı’nın boşluğundan doğan bir hadisedir.” dedi.
Hukuk Fakültesi’nin üniversitemize hayırlı olmasını temenni eden Binali Yıldırım, “Hukuk Fakültesi, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin önemli bir ihtiyacı ve eksikliğiydi. Bugün kuruluş kararı alındı, Sayın Cumhurbaşkanımızın imzasıyla çıktı. Hukuk Fakültesi, önemli bir fakülte. Bu fakülte, Türkiye’nin 133’üncü Hukuk Fakültesi olacak. Bunu fazla bulanlar var. Ama bir değişiklik oldu. Hukuk Fakültelerine girenler artık 5 yıl okuyacak. Yeni öğrenciler, avukat, hakim, hukuk insanı olmanın ayrıca bir yeterlilik sınavına tabi olacağı köklü düzenlemelerde beraberinde geldi. Amacımız, hukuk ve adalet bir ülkenin olmazsa olmazı. Hukuk devleti kavramında bir sorununuz varsa hiçbir alanda başarılı olamazsınız. Onun için Hukuk alanına yapılacak yatırımlar, ülkenin geleceğine yapılan yatırımlardır. 15 Temmuz gibi alçak bir darbe girişimi ne yazık ki bizim değerlerimize büyük zarar vermiştir. Ülkemiz hakkında haksız algıların da oluşmasına sebep olmuştur. Bunu süratle ortadan kaldıracak olan da yine biziz. Bir olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız, ayrı gayrı demeyip birlikte Türkiye olacağız. Ay yıldızlı bayrağımızın altında sonsuza kadar ülkemizi hür ve bağımsız olarak yaşatacağız.” ifadelerini kullandı.
Hediye Takdimleri
Hitaplarının ardından Sayın Binali Yıldırım’a, Rektör Prof. Dr. Mustafa Alişarlı tarafından, Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencimiz tarafından akrilik boya kullanılarak yapılan ’Gölcük Kış Manzarası’ tablosu ile aynı fakülteden Dr. Emre Can’ın uluslararası ödüllü ‘Ortadoğu’da Kahvaltı’ stilinde bir seramik çalışmasını hediye edildi.
Profesörlük Unvanı Alan Akademisyenlerimize Belgelerinin Takdimi
Profesörlük unvanı almaya hak kazanan 28 akademisyenimize, Profesörlük belgeleri Sayın Binali Yıldırım ve Prof. Dr. Mustafa Alişarlı ile birlikte, Valilerimiz, Milletvekillerimiz, Belediye Başkanlarımız ve Protokolümüzün değerli üyeleri tarafından takdim edildi.
Belge takdimleri ardından fotoğraf çekimi sonrasında salon programı sona erdi.
Hukuk Fakültesi Temel Atma ve Prof. Dr. Fuat Sezgin Kütüphanesi Açılış Törenleri Gerçekleştirildi
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi 2019-2020 Akademik Yılı Açılışı Salon Programı ardından Hukuk Fakültesi binasının temel atma töreni gerçekleştirildi.
Üniversitemizin Kurucusu merhum İzzet Baysal’ın en büyük arzularından biri olan Hukuk Fakültesi’nin kuruluşu, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Aralık 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan kararı ile onaylanmıştı. Yapımı Gölköy yerleşkesinde devam eden Hukuk Fakültesi binası, İzzet Baysal Vakfı tarafından yaptırılıyor.
Ahmet Baysal: “Hukuk Fakültesi Binası İzzet Baysal Vakfının 145. Eseri”
Törende duygularını dile getiren İzzet Baysal Vakfı Başkanı Ahmet Baysal, Hukuk Fakültesi kurulması kararının alınmasından duyduğu memnuniyeti yineleyerek, Hukuk Fakültesi binasının İzzet Baysal Vakfı’nın 145’inci eseri olacağını vurguladı.
Sayın Binali Yıldırım: “İzzet Baysal Vakfı’nın değerli Başkanı Ahmet Baysal ve Mütevelli Heyet Üyelerine ve Rektörümüze teşekkür ediyorum”
Sayın Binali Yıldırım ise, “Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin 25 yılı aşan eğitim hayatında, İzzet Baysal Vakfı’nın da halen devam eden aktif katkılarıyla devlet millet dayanışması ile büyümeye, gelişmeye devam ediyor. 30 binin üzerinde öğrencisi, 2 bini aşan akademik ve idari personeli var. Şu anda temelini attığımız Hukuk Fakültesi de hem merhum İzzet Baysal’ın arzu ettiği, vasiyeti olan bir fakültedir. O’nun bu vasiyetini vakfın mütevelli heyeti ve Rektörümüz yerine getirmiş olmanın, biz de bir nebze katkımız olduğu için mutluluğunu yaşıyoruz. Bu duygularla Hukuk Fakültesi’nde yetişecek bütün öğrencilerimizin, Türkiye’nin hukuk devleti gelişmesi yönünde daha etkin katkılar sağlayacağına, ülkemizin muasır medeniyetler hedefine ulaşmada çok büyük katkıları olacağına inancımı ifade ediyorum. Hukuk Fakültesi binasında emeği geçen tüm işçilere, mühendislere, İzzet Baysal Vakfı’nın değerli Başkanı Ahmet Baysal ve mütevelli heyet üyelerine ve Rektörümüz teşekkür ediyorum. Hayırlı, uğurlu olsun.” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 8 bin 500 metrekare kapalı alana sahip olan Hukuk Fakültesi binası, zemin ve 2 kattan oluşuyor. Binada; 4 adet 100, 4 adet 200 kişilik amfi, 6 adet 70 kişilik lisans dersliği, 6 adet ise 30 kişilik yüksek lisans dersliği ve bir duruşma salonu bulunacak. Bilgisayar dersliği, kulüp odaları ve kafeteryanın yanı sıra 48 idari ofis, dekanlık birimleri ve toplantı odalarından oluşacak.
“Prof. Dr. Fuat Sezgin, ülkemizin yetiştirdiği müstesna ilim insanlarından biridir.”
Ardından Prof. Dr. Fuat Sezgin Kütüphanesi açılış töreni gerçekleştirildi. Sayın Binali Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, öğrencilere değerli bilim insanı Prof. Dr. Fuat Sezgin’in hayatı ve ilim yolculuğu hakkında bilgiler vererek, “Prof. Dr. Fuat Sezgin, ülkemizin yetiştirdiği müstesna ilim insanlarından biridir. Doğumu, neredeyse Cumhuriyetle eş değerdir. Özgeçmişi hakkında öğrencilere bilgi vererek, Almanya ve Türkiye’deki çalışmaları hakkında bilgi verdi. Fuat Sezgin hocamız bir deryaydı. Öyle ki 1965 yılında Profesör oldu. Bu unvanı almadan önce ikinci doktora tezini tamamladı. Kimyacı ve filozof Câbir bin Hayyân üzerine doktorasını yaptı. O’nun en ünlü eseri, İslam Bilimleri Tarihidir. İlk cildine 1967 yılında başladı. 18’inci cildini yazarken de 2018 30 Haziran’ında Hakk’ın rahmetine kavuştu. 27 dil biliyordu. Tam bir bilim definecisi olarak O’nu adlandırabiliriz. Eserlerinden örnekler verdi. Aldığı ödülleri sıraladı. 27 Mayıs cunta yönetiminin haksızlığına maruz kalmasına rağmen hocalığının en verimli çağında kıymeti bilindi ve Sayın Cumhurbaşkanımız 2013 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü’ne kendisini layık gördü. Vefatından sonra ise 2019 yılını Fuat Sezgin yılı ilan etti. 94 yıllık ömrünün her anını bilime, kültüre ve İslam medeniyetinin değerlerini ortaya çıkarmaya hasletmiştir.” dedi.
Modern tasarımı ve yeni nesil sistemleriyle dikkat çeken Prof. Dr. Fuat Sezgin Kütüphane Binası, protokol üyeleri tarafından kurdele kesilerek açıldı.
14 bin 100 metrekare kapalı alanda 6 katlı olan kütüphane binasını gezen protokol üyeleri, geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz değerli bilim insanı Prof. Dr. Fuat Sezgin’in adını taşıyan kütüphanenin öğrencilere ve üniversitemize hayırlı olmasını temenni ettiler.
300.000 basılı yayın kapasitesine sahip olan ve aynı anda 1000 kişiye hizmet verebilecek kütüphane, 7 gün 24 saat açık olacak. Kütüphanede, çalışma ve okuma salonlarının yanı sıra 150 kişilik konferans salonu, toplantı, seminer, multimedya salonları bulunacak.
Prof. Dr. Fuat Sezgin Kütüphanesi’nde Sayın Binali Yıldırım Öğrencilerle Söyleşide Bulundu.
Kütüphane Binası incelemeleri ardından Sayın Binali Yıldırım BAİBÜ öğrencileri ile sohbet etti. Vali Ahmet Ümit ve Rektör Mustafa Alişarlı’ın da katıldığı sohbet, devletimizin birçok kademesinde yöneticilik yapmış bulunan Sayın Yıldım’ın gençlere öneri ve tavsiyeleri ile devam etti. Öğrencilerin sorduğu sorulara tek tek cevap veren Yıldırım, deneyimlerini gençlerle paylaştı.
Üniversitemizde yer alan Çampark AVM içerisinde bir kafade de gençlerle söyleşi gerçekleştiren Sayın Binali Yıldırım, programların sona ermesi ardından Üniversitemizden ayrıldı.