Üniversitemiz Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü’nce “Kadın Sağlığının Medikalizasyonu” konulu panel düzenlendi.
İzzet Baysal Kültür Merkezi Pembe Salonda gerçekleştirilen panel, saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başladı. Panele; akademik-idari yönetici ve personel ile öğrenciler katıldı.
Panelin açılış konuşmasını ve moderatörlüğünü yapan Dekan Yardımcısı ve Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nevin Çıtak Bilgin, medikalizasyonu, tıbbi olmayan, sosyal bir konunun tıbbi bir problem, hastalık ve tedavi edilmesi gereken bir durum olarak tanımlanması olduğunu açıklayarak, “Günümüzde kadınların yaşam süreçleri erkeklere göre daha fazla tıbbileştirmeye müsaittir. Bu nedenle tıbbileştirme konusunda cinsiyetin önemli bir faktör olduğunu söyleyebiliriz.” diye konuştu.
“Sağlık içeriklerinin çoğu kadına yönelik.”
Panelde ilk sunumu İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selami Özsoy, “Medyada Kadın ve Sağlık” konusunda yaptı. Kadının medyadaki rolünü anlatan Özsoy, sağlık içeriklerinin çoğunun kadına yönelik olduğuna vurgu yaparak, özetle “Yaşlanmama, diyet, obezite, estetik, depresyon, saç dökülmesi, menstrüasyon, gebelik, doğum, menopoz gibi konular sürekli olarak medyada ön planda. Bu konuların hemen altında, konuyla ilgili ticari reklamların olduğunu görüyoruz. Bu konularda, internet sitelerinin tık tuzağı günümüzde gazetelerin yerini alıyor.” dedi.
“Toplumda hastalık haline evrilmiş güzellik anlayışı var.”
Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Dilek Eroğlu ise, “Pamuk Prensesin Aynaya Hapsolmuş Bedeni: Ataerkil Toplumlarda Kadınların Beden Algısını Şekillendiren Mitler” başlığında sunum yaptı. Toplumda kadınlardan beklenen ve ince, narin, beyaz tenli gibi hastalık haline evrilmiş bir güzellik anlayışından söz eden Eroğlu, özetle “Neden bedenlerimizden mutsuzuz ve yeni bedenler arayışı içindeyiz? Konu kadınlar olduğunda bunda en büyük etki toplumsal cinsiyet rolleri. Toplum tarafından size uygulanan aynı bir kurabiye kalıbı gibi bazı kalıplar var. Türkiye’de toplumsal cinsiyete bağlı bu durum erkek egemen bir yapıda, yani ataerkil.” vurgusu yaptı.
Gebelikte zayıf kalma takıntısı
“Pregoreksiya ve Sağlığın Programlanması” konulu sunum yapan Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Taha Gökmen Ülger ise, enerji alımını azaltıp fiziksel aktiviteyi artırarak gebelikte zayıf kalma takıntısı olarak açıkladığı pregoreksiyanın ortaya çıkışında medya ve toplumsal bakışın ne olduğunu anlattı. Gebelikte minimum enerji alan annelerin çocuklarının ileriki yaşlarda kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, tansiyon gibi kronik rahatsızlıklara yakalanma oranlarının yüksek olduğuna işaret eden Ülger, sağlığın büyük ölçüde kişinin kendisi tarafından programlanabilecek bir kavram olduğunun altını çizdi.
Doğal süreçlerin medikalizasyonu
Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Arş. Gör. Mervenur Böyük ise, “Kadın Üreme Sağlığının Medikalizasyonu” konulu sunum yaptı. Gebelik, doğum, menstrüasyon, menopoz ve benzeri doğal süreçlerin, tarihte ve günümüzde nasıl tıbbileştirildiğini örneklerle anlattı.
Soru cevap bölümünün ardından panelistlere teşekkür belgesi takdim edildi. Toplu fotoğraf çekimi yapıldı.