14 Mart 1919’da bir grup Tıbbiyeli öğrencinin İstanbul’daki işgal güçlerine karşı başlattıkları mücadelenin günümüzde Tıp Bayramı olarak kutlandığı 14 Mart gününün 103. yıl dönümünde, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde düzenlenen etkinlikte, Tıp Fakültesi 1’inci sınıf öğrencileri beyaz önlüklerini giyerek, mesleklerine ilk adımı attı.
Kongre Merkezi Bordo Salonda gerçekleştirilen etkinliğe; Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Güzel Kurtoğlu, İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Muhammed Nur Öğün, akademisyenler, öğrenciler ve aileleri katıldı.
Saygı duruş ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinliğin açılış konuşmasını Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Güzel Kurtoğlu yaptı. Sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlayan Prof. Dr. Kurtoğlu, “Bizler, Tıp hizmetini yaratılmışların en değerlisine yapılan hizmet olarak telaki ediyoruz. Alemlere rahmet olarak gelen Peygamberimizin de hasleten ilgi alanına girmiş ve O’nun tıbba yaklaşımı, Tıbb-ül Nebevî olarak geçmiştir. Lokman Hekim, İbn-i Sina gibi atalarımızda, bu alanda tarihte nam salmışlardır. İbn-i Sina, henüz 15-16 yaşlarındayken ünlü bir hekim olmuş; Tıp alanında en esaslı eseri olan El-Kanun Fi’t Tıb kitabı, Avrupa’da tam 300 yıl, ders kitabı olarak Tıp Fakültelerinde okutulmuştur. Bu nedenle Avrupa’da Avicenna yani ‘Hekimlerin Hükümdarı’ olarak anılmıştır. 1837 yılında da, Darülfünun Tıb adı altında, Tıp Fakültesi kurulmuştur. Tarihimizde Tıp, çok önemli bir yer tutmuştur. Onun içindir ki, şu anda bile çok başarılı hekimlerimiz var ve dünyanın birçok ülkesinde sayısız hizmetler vermektedir.” dedi.
Prof. Dr. Kurtoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“870 yılında yaşamış olan ünlü Filozof ve Bilim Adamı Farabi, Musiki’ül Kebir adlı eserinde, ruh hastalarının tedavisinde musikinin rolü üzerine çalışmalar yapmıştır. Eserleri yıllarca Osmanlı Darüşşifa’sında ders kitabı olarak okutulmuştur. Hasta Türk ise, Uşşak makamının icrası uygulanmış. Uyku düzensizliklerinde aynı yöntemler kullanılmıştır. Hatta musikinin, gün içinde hangi saatlerde daha etkili olduğunu dahi belirtmiştir. Tarihimiz sayısız Tıp kahramanları ile doludur. 1400’lü yıllarda Amasya Darüşşifası’nda gelişen, 17 yaşında hekimlik hayatına başlamış Sabuncuoğlu Şerefeddin bunlardan sadece birisidir. Geliştirdiği ilaçları önce hayvanlarda, sonra kendi vücudunda denemiş ve bunun sonucunda Tiryak adlı panzehiri bulmuştur. Dönemin tıbbına katkı sağlamak amacıyla kaleme aldığı Cerrahiyeti-l İlhanniye adlı eseri, yıllarda Tıp eğitiminde okutulmuştur.”
Prof. Dr. Kurtoğlu: “Tıp Bayramı, Tıp Mesleği Mensuplarının Yurdu Zalimlere Karşı Korumaya Çalışma Sembolüdür.”
Konuşmasında Tıp öğrencilerine seslenen Prof. Dr. Kurtoğlu, “Tıp Bayramı geleneği, Tıbbiyeli atalarımızın aslında sömürgeye karşı başkaldırışı ile gündeme gelmiştir. 14 Mart 1919’da, vatanımız sömürgecilerin işgali altındayken, Tıbbiyeli atalarımız bu işgalci güçleri protesto etmek için bir direniş başlatmışlardır. Bu tarihten itibaren Tıp Bayramı, Tıp mesleği mensuplarının, yurdu zalimlere karşı korumaya çalışma sembolü olmuştur. Tıp Bayramı kutlamalarını bu şuurla yaptığımız takdirde, direnişçi atalarımızın yolundan gitmiş oluruz. Düşmana benzemeyerek, onları taklit ederek yapılan Tıp baloları ve kutlama merasimleri, emperyalizme yenilginin bir ifadesidir. Bosna direnişinin lideri rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in güzel bir sözü var: ‘Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.’ Bu sözle, 14 Martlar kutlanmalıdır. 14 Mart Tıp Bayramını eğlenceden ibaret tutmamalıyız. Atalarımızın, ulusal birlik ve beraberliğimizi tehdit eden unsurlara karşı başlatmış olduğu mücadelenin anıldığı ve bize vermiş olduğu sevinci, gururu, onuru içeren bir bilinç tazelenmesi gündemi olduğunu unutmamamız gerekmektedir. Hatta bugünü sadece eğlence partileriyle değil, ulusal birlik ve bütünlük bilincinin tazeleneceği, kültür asimilasyonlarına karşı başkaldırının konuşulduğu festivallere dönüştürülmesi gerektiği kanaatindeyim. Vatanın dokunulmazlığı, milletimizin birlik ve beraberliği için yapılan direnişlerimiz asıl bayramımız olmalıdır. Tarihimiz bu bayramlarla doludur. Dolayısıyla bizler de her 14 Mart kutlamalarında, ülkenin birlik ve beraberliğine katkı sağlamalıyız. Düşmanın bizi zayıf düşürmek için aramızda yaydığı ötekileştirme oyununu bozacak eylemler sergilemeliyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Sağlık Çalışanlarına Gösterilen Şiddetin Bir An Önce Sonlandırılması Gerekmektedir.”
Tıp Bayramı’nın doğumunun, direnişle başladığını vurgulayarak konuşmasına devam eden Prof. Dr. Kurtoğlu, “Bizler de bu yıl tam 103’üncü direniş günümüzü, yani Tıp Bayramımızı kutlamış oluyoruz. Hekimlerimiz toplumun tüm sorunlarıyla birebir ilgilenmiş ve vatan savunmasında ciddi bir direniş başlatmışlardır. Hekimlik mesleğine olan saygının temelinde de bu yatmaktadır. Hekimlerimiz insan sağlığı için gece gündüz fedakarlıkta bulunuyorken, aynı zamanda vatanın birlik ve beraberliğine halel getirmemek için de zulme karşı direnmeyi ihmal etmemişlerdir. Bunun unutulmaz örneği, 1915 Çanakkale Savaşı’na giden Tıbbiyelilerin, Anafartalar ve Conkbayırı’nda tümüyle şehit olmaları ve o yıl Tıbbiye’nin mezun verememesidir. Hekimliği, halkımızın gözünde kutsal kılan da işte bu fedakârlıktır. Üzülerek belirtmek istiyorum ki, görevi başında hekimlere ve sağlık çalışanlarına gösterilen şiddetin devam etmesidir. Halkımızın yüreğinde derin yaralar açan bu durumun bir an önce sonlandırılması gerekmektedir. Bu kendini bilmez unsurların yanı sıra hiçbir karşılık beklemeden, derdine derman olan hekimin değerini çok iyi bilen, minnet, sevgi, saygı duyan sayısız vatandaşlarımızı da gözardı edemeyiz. Sağlıkta şiddet konusunda gerek Sağlık Bakanlığımızın, gerekse Adalet Bakanlığımızın hassasiyetlerinin ön planda olduğu bir gerçektir. Kısa zamanda ciddi anlamda caydırıcı önlemlerin alınacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Öğün: “Pandemide, Cephede Savaşır Gibi Savaştık.”
Üniversitemiz İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Muhammed Nur Öğün ise yaptığı konuşmada, “Değerli öğrencilerimiz, Tıp eğitiminize pandeminin gölgesinde başlamak, sizleri korkutmasın. Bugün bu bayramı kutlamamızı sağlayanların, İstanbul’un işgali sırasında vatanını savunan Tıp öğrencileri olduğunu hatırlayın lütfen. Bizler, pandemi döneminde cephede savaşır gibi savaşarak, vatanımızı ve milletimizi müdafaa etmeye gayret ettik.” dedi.
“Hastalar Çoğu Zaman Yaptığınız İşi Anlamayacaktır.”
Tıp mesleğinin önemine ve değerine dikkat çeken Doç. Dr. Öğün, “Tıp eğitimi zorluklarla dolu, meşakkatli bir süreçtir ve 6 yılda da bitmez. Her gün bir şeyler öğrenirsiniz. Her hasta sizi başka bir seviyeye ulaştırır. Hastalık yoktur, hasta vardır ilkesi, öğrenmenin sınırlarını ne kadar zorlamak zorunda olduğumuzu ifade eder. Sabah 8’de başlamaz işiniz, çünkü akşam 5’te bitmemiştir. Her an doktorsunuzdur. Bazen gittiğiniz bir yemeğin ortasında kalkıp çıkmak zorunda kalırsınız. Eşinizi, çocuğunuzu en ihtiyaç duydukları anda bırakmak zorunda kalırsınız. Gece onlar uyurken siz hastaneye gitmek zorunda kalırsınız. Mesela ben oğlumu alıp anjiyoya gelmek zorunda kaldım defalarca. Tedavi bitene kadar bazen koltukta uyuyakalırdı. Ama 5 yaşındaki oğlum Eymen bile, ne kadar kıymetli bir iş yaptığımın farkında. Bazen O’nun yaptığını yapamayanlar olmuyor değil. Teşekkür etmek yerine şikayet edecek bir şeyler bulabiliyorlar. En çok hekimlik mesleğinde, iyiliklerin denize atılıp balığın görme engelli olma garantisi nedeniyle Allah’ın görüyor olması teselli eder bizleri. Yetmez mi, yeter elhamdüllillah. Şunu asla unutmayın ki, sizin yaptığınız işin ne denli önemli olduğunu en iyi anlayacak kişiler, sizinle benzer donanıma sahip kişilerdir. Bu nedenle hastalar çoğu zaman yaptığınız işi anlamayacaktır. En büyük kıstasınız vicdan teraziniz ve Allah’ın rızası olsun. Tüm zor yanlarına rağmen hekim olmaktan onur duyuyorum.” yorumunda bulundu.
Rektör Alişarlı: “Tüm Sağlık Çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını Canı Gönülden Kutluyorum.”
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı ise, sözlerine “İstanbul Üniversitesi’nden bir grup Tıbbiyelinin, 14 Mart 1919 Cuma günü işgal kuvvetlerine karşı bir direniş amacıyla başlattığı etkinlik, o günden itibaren Tıp Bayramı olarak bugüne kadar kutlanagelmiştir. Bu vesileyle tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını canı gönülden kutluyorum.” diyerek başladı.
“Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet İçeren Eylem Biçimlerinin Her Şeklini Kınıyorum.”
Dünyada en fedakârca yapılan mesleklerin başında hekimliğin geldiğini vurgulayan Rektör Alişarlı, “Kanuni Sultan Süleyman’ın hasta yatağında söylediği söz olarak bilinen ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/ Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.’ sözü malumunuz. Bütün dünya insanın olsa bile sağlık olmayınca hiçbir önemi olmuyor. Tek bir nefesin bile değeri ölçülemiyor. İnsanın en değerli nimetlerinin başında sağlık, sağlığın başında ise hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız gelmektedir. Bu anlamda hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız, canımıza can katmak için, dertlerimize şifa olmak için çalışan sağlık neferleridir. Son 2 yılımızı etkileyen pandemi döneminde de sağlık çalışanlarının tamamı, insanlığı bu hastalığın pençesinden kurtarmak için cansiperane çalışmışlar; kendi hayatları pahasına mücadeleden geri durmayarak şimdi gelinen noktada bir zafere imza atmışlardır. Bu vesileyle mesleklerinde karşılaştıkları hastalık veya kazalardan dolayı hayatını kaybeden doktorlarımızı ve sağlık çalışanlarını rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Onlara yönelik şiddet içeren eylem biçimlerinin her şeklini şiddetle kınıyorum. Bu konuda sağlık hizmeti alan herkesi duyarlı olmaya, vicdan ehli olmaya davet ediyorum.” diye konuştu.
“Dünyada Sağlık Hizmetlerinde Önemli Bir Atılım İçerisindeyiz.”
“Türkiyemiz son dönemde yapılan sağlık yatırımlarıyla, dünyada sağlık hizmetlerinde önemli bir atılım içerisindedir.” diyerek konuşmasını sürdüren Rektör Alişarlı, “Özellikle Covid-19 pandemisi döneminde, gelişmiş ülkelere nazaran daha organize ve etkin bir sağlık yönetimi gerçekleştirilmiştir. Ülkemizin sağlık alanında geldiği büyük atılımın bir nişanesi de Turkovac aşısı olmuştur. Bu vesileyle, Covid 19 için aşı üreten sayılı ülkeler arasına girmiş bulunmaktan gurur duyuyoruz. Ülkemizin sağlık alanında gelişiminin önünü açan başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve sağlık sistemini yönetmek üzere gece gündüz demeden çalışan Sağlık Bakanımıza ve tüm sağlık teşkilatımıza teşekkürü bir borç bilirim.” şeklinde konuştu.
“Tıp Fakültesi Öğrencilerimizin, Beyaz Önlüklerini Giyerek Mesleğe Adım Atmaları, Aileleri Gibi Bizleri de Heyecanlandırıyor ve Gururlandırıyor.”
Konuşmasında öğrencilere hitap eden Rektör Alişarlı, “Sizlerin, Tıp Fakültemizin güzide öğretim üyelerinin bilgi ve deneyimlerinden istifade ederek, eğitimlerinizi en iyi şekilde tamamlayarak, ülkemize ve insanlarımıza hizmet etmek üzere görevlerine başlayacak olmalarınızdan gurur ve heyecan duyuyorum. Tıp Fakültesi Dönem 1 öğrencilerimizin, mesleklerine adım attıkları bembeyaz önlükleri giymeleri, burada bulunan değerli aileleri gibi bizleri de heyecanlandırıyor ve gururlandırıyor. Az sonra sahneye çıkarak beyaz önlük giyecek değerli öğrencilerimizin ve tüm Tıp Fakültesi öğrencilerimizin, eğitim ve meslek hayatları boyunca başarılı olmalarını ve üniversitemizi en iyi şekilde temsil etmelerini, en kalbi dileklerimle Yüce Rabbimizden diliyorum.” ifadelerini kullandı.
Rektör Alişarlı, İstiklâl Marşı’nın Kabulünün 101’inci Yılı Nedeniyle Milli Şairimizi de Rahmetle Andı
Rektör Alişarlı, “Tüm insanlara daha nitelikli bir yaşam sunmayı amaç edinen, bu kutsal, saygın ve onurlu mesleği büyük özveriyle yerine getiren değerli hekimlerimizin ve tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını bir kez daha kutluyor; görevlerinde kolaylık ve başarı diliyorum. En güç koşullarda bile sağlık hizmetlerini aksatmayan, bilimin bütün imkanlarını halkımıza sunmak için gayret gösteren Türk Tıp camiasının tüm mensuplarına sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum.” dedi.
Rektör Alişarlı, 12 Mart İstiklâl Marşımızın kabulünün 101’inci yıldönümü nedeniyle Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u da rahmet, minnet ve saygıyla yâd etti.
“Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz.”
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ise, sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramını kutlayarak, “Tıp Fakültesi’ne yeni başlayan öğrencilerimize mutlu ve huzurlu geçirecekleri 6 yıllık bir eğitim hayatı diliyorum. Öğrencilik hayatınızdan sonra da bu şehre sık sık geleceğinizi düşünüyorum. Kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün çok güzel bir sözü var: ‘Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.’ bu söz hekimlerine verdiği önemi gösteren çok önemli bir sözdür.” dedi.
Dünyanın en eski mesleklerinden birinin hekimlik olduğunu belirten Özcan, “Çünkü dünya var olduğundan beri her zaman hasta ve hastalık olmuştur. Buna derman arayan birileri de olmuştur. Modern Tıp eğitimine geçmeden önce de, çok sayıda hekimimiz dünyada ismini duyurmuş. Türkiye’de iyi bir tıp eğitimi alındığını, yurt dışında bizatihi Türk doktorlarına verilen değerden ve önemden gördüm. Gerçekten Türkiye’de Tıp Fakültesi okumuşsanız, dünyanın her yerinde iş bulabiliyorsunuz. Dünyada önemli doktorlar çıkıyor; bunun da kökeni Türkiye’de aldıkları Tıp eğitimi. En son Biontech aşısını bulan da iki Türk doktorumuzdu. Dolayısıyla sizlerin arasından da ben, nice cevherler çıkacağını düşünüyorum; böyle olacağını biliyorum.” diye konuştu.
Bolu Valisi Ahmet Ümit’in törene gönderdiği 14 Mart Tıp Bayramı tebrik mesajı okundu.
Doçent Unvanı Alan Öğretim Üyelerine Cübbeleri Giydirildi
Konuşmaların ardından Doçent unvanı alan öğretim üyelerine cübbeleri, Rektör Prof. Dr. Mustafa Alişarlı ve akademisyenler tarafından giydirildi. Üniversitemiz Sosyal Aktivite Öğrenci Topluluğu’nun düzenlediği Masa Tenisi ve Satranç turnuvalarında şampiyon olan Şevva Özdemir ve Hakan Güneş’e kupaları verildi.
14 Mart Tıp Bayramı Konseri Beğeniyle Dinlendi
Dr. Öğr. Üyesi Can Doğan ve Üniversitemiz Türk Halk Müziği Topluluğu’nun 14 Mart Tıp Bayramı konseri beğeniyle dinlendi. Konserin sonunda Dr. Öğr. Üyesi Doğan’a, Dekan Prof. Dr. Muhammet Güzel Kurtoğlu tarafından teşekkür belgesi verildi.
Tıp Fakültesi Öğrencileri Beyaz Önlüklerini Giydiler
Tıp Fakültesi 1’inci sınıf öğrencileri, beyaz önlük giyerek, hekimlik mesleğine ilk adımı attılar. Öğrencilere beyaz önlükleri, Tıp Fakültesi öğretim üyeleri tarafından giydirildi.