Üniversitemiz, bu yıl ikincisi gerçekleştirilen “Anneler Üniversitede” projesiyle, toplumun gelişmesi için sağlıklı nesiller yetiştirerek önemli sorumluluklar üstlenen anne ve anne adaylarını ağırlıyor.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Rektörlüğü öncülüğünde Sağlık Bilimleri Fakültesi tarafından Bolu Belediyesi, Bolu Ticaret ve Sanayi Odası ile Bolu İl Sağlık Müdürlüğü’nün katkılarıyla düzenlenen ve üniversite eğitimi alma imkânı olmamış anne ve anne adaylarını geliştirmeye yönelik “Anneler Üniversitede” projesi yaz dönemi eğitimleri başladı. Anneler, beş gün boyunca aile yaşamı, aile hukuku, doğru iletişim, çocuk eğitimi, ilk yardım, sağlık vb. konularda alanında uzman kişilerden eğitim alacaklar.
İzzet Baysal Kültür Merkezi Mavi Salonda düzenlenen açılış programında konuşan Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arzu İlçe, aile kavramının Türk toplumu için en önemli değerlerden biri olduğunu vurgulayarak, “Bugün toplumumuzu ayakta tutan en önemli unsurlarımızdan bir tanesi aile. Her ne kadar babalar ailenin direği olarak düşünülse de Türk toplumunda anaerkil bir yapıdan da geliyoruz aslında. Anneler, en önemli unsuru oluşturuyor. Çünkü çocuklarımızın yetiştirilmesinde en önemli katkıyı anneler sunuyor. Biz de bu programda anneleri güçlendirerek geleceğimize bir katkı sunmayı hedefledik. Aileyi güçlendirmeyi hedefledik. Çünkü sağlıklı bir aile, sağlıklı bir toplum ve gelecek demek.” diye konuştu. Prof. Dr. İlçe, programın içeriği ve katılımcılar hakkında da bilgi verdi.
Açılış konuşmasının ardından Bolu Adliyesi’nde görev yapan Hâkim Gülperi Cicili, Aile Hukuku ve boşanma konularında anneleri bilgilendirdi. Türk toplumunun geleneksel aile yapısına sahip bir toplum olduğunu vurgulayan Cicili, evliliklerde empatinin önemine değinerek, “Sağlıklı ve doğru iletişim gerçekten çok önemli. Sağlıklı iletişimin kurulamadığı noktada mevzu karşılıklı restleşmeye gidiyor. Bu durum da bir türlü aşılamıyor. Halbuki biraz sakinleştikten sonra iletişim kanallarını biraz zorlasalar, taraflar biraz empati yapsa, biraz kendilerinin de kusurlu noktalarını görerek bunları ceplerine koyup bir masaya otursalar ben boşanma davalarının azalacağını düşünüyorum.” dedi.
Toplumumuzda evliliklerin sadece eşler arasında değil eşlerin aileleriyle de yaşandığını hatırlatan Cicili, “Toplumumuzda, eşin ailesini sevmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Eşinizden, ailesiyle görüşmemesini isteyemezsiniz ya da onun ailesinden kendinizi soyutlayamazsınız. Bu daha büyük sorunlara yol açar. Bu bizim toplumumuzda genelde gelin-kayınvalide sorunu olarak nitelendiriliyor ama aslında sadece gelin ve kayınvalideye indirgenecek bir sorun değil. Ben o kadar çok dosyada kocayla kadının ailesi arasında da problem yaşandığına da şahit oldum ki. Benim tavsiyem, doğrudan sağlıklı bir ilişki kurmayı öğrenmek, bunu yapamıyorsanız da nezaketinizin en üst seviyede olması. Yoksa, bu durum evliliği tüketebiliyor. Evlilik, güzel, kıymetli bir şey. Evliliği, tartışmalarla, karşılıklı inatlaşmalarla geçirmek yerine mutlulukla, huzurla, keyifle, ağız tadıyla geçirmek hepimizin hayattaki en büyük dileği diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
“Anneler Kendilerini Güçlendirmek Zorundadır”
BAİBÜ İlahiyat Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Hikmet Yağlı Mavil de, İslâm’da Aile İçi Yaşam konusunda annelere bilgiler verdi. “Aile yapısının sağlamlığı toplumun sağlamlığının en önemli göstergesidir.” diyen Dr. Öğr. Üyesi Mavil, “Başka hiçbir kurum ailenin alternatifi değildir. Türk toplumu olarak biz en çok şiddetten muzdaribiz. Kadına şiddet, çocuğa şiddet, hayvana şiddet. Niye toplum olarak şiddeti hayatımızdan çıkaramıyoruz? Burada, şiddetin öğrenildiği yer de önce ailedir, özellikle de annedir. Çocuk, annesinden şiddet gördüyse çocuğun kendini anlatım dili de şiddet oluyor. Aile kurumunun zayıfladığı ve iletişim teknolojilerinin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde annenin görev ve sorumlulukları daha da önem kazanmıştır. Gelecek nesilleri yetiştiren anneler, çocuklarının gelişimi için bilinçli ve donanımlı olmak zorundadır. Anneler kendilerini güçlendirmek zorundadır.” diye konuştu.
İslamiyet’te ‘Emanet’ kavramının anlamına da değinen Dr. Öğr. Üyesi Mavil, özetle “Hz. Peygamber, kadına değer verilmeyen bir toplumda yaşayıp kadına hak ettiği büyük şerefi kazandırmış ve evlilikte kadını erkeklerin mülkiyetindeki gibi bir mal ve köle değil aynı şartlara sahip kişiler olarak kabul etmiştir. Peygamber Efendimiz, Veda Hutbesi’nde ‘Kadınlar konusunda Allah’tan sakının, siz onları Allah’ın bir emaneti olarak aldınız’ buyurmuştur. Emanet kavramı, Batı medeniyeti ile İslam medeniyetini birbirinden ayıran en önemli kavramdır. Batıda sahip olma kavramı vardır fakat İslamiyet’te hiçbirşey ‘benim’ değildir. Cebimdeki paradan fakirin bile hakkı vardır. Çocuğum, Allah’ın bana bir emanetidir. Yani bakış açıları tamamen farklıdır. Kadınlar, erkeklere emanettir, onların sahipleri değildir. İslamiyette emanet, hak ve sorumlulukların yerine getirilmesidir. Hatta bedenlerimiz bile bizim değildir. O yüzden intihar haramdır. Organ satmak haramdır. Uyuşturucu kullanamazsınız. Allah’ın size vermiş olduğu sağlığınızı heba edemezsiniz. Bir emanete nasıl davranılıyorsa kadınlara da o şekilde davranılması gereklidir. Ailenin amacı huzurdur, huzur da sevgi ve merhametle sağlanır. Allahû Tealâ eşlerin arasında hedeflenen ilişkinin sevgi ve merhamet üzerine dayanmasının gerekliliğini bizlere hatırlatıyor.” şeklinde konuştu. Dr. Öğr. Üyesi Mavil, İslamiyet’in, kadınların sosyalleşmesini ve ilim hayatına atılmasını da her zaman tavsiye ettiğini söyledi.
“Aile İçi İletişimde, Aile Üyeleri Arasında Sevgi Bağlarının Bulunması Yeterli Değildir”
İlk günkü eğitim, BAİBÜ İlahiyat Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Halide Nur Özüdoğru Erdoğan’ın “Aile İçi İletişim” sunumuyla tamamlandı. Dr. Öğr. Üyesi Erdoğan, aile içinde doğru ve kaliteli iletişim kavramı hakkında bilgiler vererek, “İyi bir iletişim için neler yapılmalı? Örneğin aile üyeleri birbirlerine yeteri kadar zaman ayırmalı. Türk anneleri fazlasıyla fedakâr olduğu için kendimizi önemsemeyerek çocuklarımıza ve eşlerimize kendimizi adarız. Bunun yerine özellikle eşlerin birbirleriyle özel vakitler geçirmeleri örneğin haftada birkaç kez sinemaya gidebilmeleri, hafta sonları piknik yapabilmeleri, ayda birkaç kez dışarı çıkabilmeleri veya sohbet vakitleri oluşturabilmeleri. İyi bir iletişim için sevginin açık bir şekilde dile getirilmesi lazım. ‘Ben seni seviyorum zaten, söylememe gerek var mı?’ cümlesini hepimiz duyuyoruz. Evet var, kişinin bu sevgi cümlesini duymaya ihtiyacı var. Aile üyeleri arasında özellikle sevgi bağlarının bulunması yeterli değildir, sevginin birbirlerine çok açık şekilde belli edilmesi, seni seviyorum cümlesinin söylenmesi lazım. Yetiştirilme tarzlarımızdan dolayı zorlanabiliriz bunu yaparken ama hem çocuklarımıza hem eşimize onları ne kadar çok sevdiğimizi söylemeliyiz. Onları da size karşı sevgilerini göstermeleri için teşvik etmeliyiz.” diye konuştu.
Konuşmasında ebeveynlerin çocuklarla iletişimlerine de değinen Dr. Öğr. Üyesi Erdoğan, “Anne, baba ve çocuk arasındaki olumlu iletişim ailenin mutluluğunu artırmaktadır. Mutlu bir ailede yetişen bir çocuk ise sağlıklı sosyal ilişkiler kurarak mutlu bir ebeveyn olarak topluma dahil olmaktadır.” dedi.
Her dersin sonunda eğitimciler, dersleri büyük bir ilgiyle dinleyen annelerden gelen soruları da yanıtladılar.