Toplumda infiale yol açan kadın cinayetlerine dikkat çekmek ve “kadına şiddete dur” demek amacıyla Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde (BAİBÜ) konferans düzenlendi.
Akademik Koordinasyon Öğrenci Topluluğu tarafından Kongre Merkezi Yeşil Salonda gerçekleştirilen konferansı, Aile Danışmanı ve Yazar Derman Deniz Özdemir verdi.
Özdemir, “Pek çok ülkede kadın yok sayılırken, kadına değer verilmezken, Türklerde kadın her zaman vardı. Bizler gelenek ve göreneklerimize bağlı kalsaydık, şu anda kadına şiddeti konuşmuyor olacaktık. Biz, tarihimizi bilmiyoruz, değerimizi bilmiyoruz. Biz Türk kadını olmanın, aslan gibi kadın olmanın özünü veremiyoruz. Sultanız biz, hatunuz biz, Osmanlı kadınıyız. Vurduğumuz yerde ses getirmeliyiz. Akıllı olun, güçlü olun. Yüreğinizde, damarlarınızda taşıdığınız kanın hakkını verin.” dedi.
Psikolojik ve fiziksel şiddetin insanları hasta ettiğine dikkat çeken Özdemir, “Bu nedenle özellikle Türkiye’de kadınlar çok hasta. Çünkü hem toplum, hem aile, hem anne-baba, hem eş, kadınları yiyip bitiriyorlar. Psikolojik sorunlar, aynı zamanda vücudumuzu da hasta ediyor. Eşten, komşudan, eltiden vs. vs. sürekli söylenmeler, kişinin kendini bunlara karşı ifade edememesi, hazmedememesine ve nihayetinde hastalanmasına yol açıyor. En sonunda dilin söyleyemediğini vücut söylemeye başlıyor.” diye konuştu.
Toplumun yanlış kanı ve uygulamalarla yıllarca yanıltıldığını anlatan Özdemir, özetle “Mesela, atasözüne göre dayak, cennetten çıkma. Bu nasıl bir atasözü? Cennette ölüm yok, cennette hüzün yok, cennette gözyaşı yok, ama cennette dayak var öyle mi? Dayak, cennetten çıkmış olsaydı Peygamber Efendimiz ömründe bir kez olsun bunu göstermez miydi bizlere? Kızını dövmeyen dizini döver diye öğrettiler bize. Biz maalesef bunlarla büyümek zorunda kaldık. Şimdi sizlerin jenerasyonu daha şanslı artık, bunların ne kadar yanlış olduğunu biliyor çünkü. Biz kadınları aşçı yaptılar, ırgat yaptılar, her şey yaptılar, bir tek ne yapamadılar biliyor musunuz? İnsan yapamadılar, bizi insan yerine koymadılar.” dedi.
Derman Deniz Özdemir, sözlerini özetle şöyle sürdürdü:
“Erkeğe her işi yakıştırdılar, kadına hiçbir şeyi yakıştıramadılar. Oysa kadın ve erkeğin hak ve sorumlulukları eşittir. Kadın hakkı, kul hakkı hanede başlar. Kadın-erkek ayrımı yapmamalıyız. Bir evde kadının sorumlulukları neyse, o evde yaşayan herkesin sorumlulukları aynıdır. Her şeyin en iyisini yapan sadece kadınlar mı olmalı? Kadın hem işte çalışacak hem de bütün evin sorumluluğunu alacak, niye? Hayat, paylaşmaktır. Önce şu eşitlik kavramını bir ortaya koyalım. Hayatı bizlerle ortak yaşasınlar. Ev işlerinde yardımcı oluyoruz diyorlar mesela. Evi sen de kirlettin, yardımcı olma, sen de temizle, sen de yap.
Kadın dünyanın her yerinde zulüm altında kalıyor. Hindistan’dan Afrika’ya Afganistan’dan Avrupa’ya kadar. Pek çok ülkede kadın yok sayılırken, kadına değer verilmezken, Türklerde kadın her zaman vardı aslında. Bizler gelenek ve göreneklerimize bağlı kalsaydık, şu anda kadına şiddeti konuşmuyor olacaktık. Biz, tarihimizi bilmiyoruz, değerimizi bilmiyoruz. Biz Türk kadını olmanın, aslan gibi kadın olmanın özünü veremiyoruz. Sultanız biz, hatunuz biz, Osmanlı kadınıyız. Vurduğumuz yerde ses getirmeliyiz. Akıllı olun, güçlü olun. Yüreğinizde, damarlarınızda taşıdığınız kanın hakkını verin.”
Konferans, hediye takdiminin ardından sona erdi.