Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Bolu Halk Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (BAMER) düzenlediği geleneksel BAMER konferanslarında bu kez, Anadolu kültür ve uygarlığının temelini oluşturan Ahilik teşkilatı ele alındı. ‘Kültür ve Medeniyetimizde Ahilik’ konulu konferansı veren Ahi Evran Üniversitesi Ahilik Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Öğretim Görevlisi Kazım Ceylan, ahiliğin sadece bir meslek teşkilatlanması değil bir medeniyet hareketi olduğunu belirterek, “Ahilik medeniyetimizin temellerinden biridir. Bütünüyle toplumun her kesimini kucaklayan bir medeniyet projesi olarak karşımıza çıkmaktadır.” dedi.
İzzet Baysal Kültür Merkezi’ndeki konferansta, Kırşehir’in ahilikteki önemini anlatan Ceylan, 11’inci ve 12’nci yüz yıllardaki Kırşehir’i anlamadan Selçukluyu ve Osmanlıyı anlamanın mümkün olmadığını ve o dönemlerde Kırşehir’in kültürümüzün ve medeniyetimizin mayasını oluşturduğunu ifade ederek, “Ahiler, Kırşehir merkez olmak üzere bütün Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında teşkilatlanmışlardır. Böylece Tanrı Dağları’ndan Tuna’ya kadar bütün kültür coğrafyamızda ahilik yayılmıştır. Bunların arasında tabii Bolu’da vardır. Mudurnu’da hâlâ bu geleneğin yaşatıldığını görüyoruz. Sadece Bolu’da değil şu anda Türkiye’de 24 ilde de ahilik kutlamaları yapılmaktadır.” diye konuştu.
Ahiliğin Anadolu’yu ‘Türk yurdu’ ve ‘Vatan’ kıldığına dikkati çeken Ceylan, fütüvvetnamelerde yer alan Ahilik kuralları ile bu kuralları yerine getirmeyenlere uygulanan yaptırımlar hakkında bilgi vererek, “Bunlar, iş hayatında yamak, çırak, kalfa, usta silsilesi içerisinde birbirleriyle son derece sıkı bağlara sahip insanlardı. Hiçbir zaman yalan söyleyemiyordunuz, hırsızlık yapmıyordunuz ve helal lokmayı en aziz değer kabul ediyordunuz. Alın terinizden daha kıymetli, daha helal bir lokma yoktu sizin için ve bu esaslar hayatın merkezine oturmuştu. Ahlaklı olmak, faziletli olmak, namuslu ve şerefli olmak, dürüst ve kanaatkâr olmak ahiliğin olmazsa olmaz özellikleriydi. İşte bu özelliklere sahip olan Ahiler Anadolu’nun da vatanlaşmasını sağladılar.” şeklinde konuştu.
‘Fatih’e Kadar Bütün Osmanlı Padişahları Şed Kuşanmış Bir Ahidir’
Ahilerin Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna öncülük ettiğini anlatan Ceylan, “O zamanlar ahilik teşkilatı çok yaygındır. Sadece Anadolu’da 279 ahi vakfiyesi, 500’ün üzerinde ise ahi ismi vardır. Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna ahi teşkilatları destek vermiştir. Bu teşkilatlar bütünüyle Osmanlı alt yapısını oluşturmuşlardır. Fatih Sultan Mehmet’e kadar bütün Osmanlı padişahları şed kuşanmış bir ahidir. Çandarlı sülalesine kadar bütün Osmanlı vezirleri de şed kuşanmış bir ahidir. Ahiler, 1582 yılına kadar siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik bütün alanlarda etkinliklerine sürdürmüşlerdir.” ifadelerini kullandı.
‘Dünya’da kadınları da ilk kez Ahiler teşkilatlandırmıştır’ diyen Ceylan, “Teşkilatın adı Bacıyan-ı Rum yani Anadolu Kadınlar (Bacılar) Teşkilatı. Bu teşkilatın kurucusu ise Ahi Evran’ın hanımı, Evhadüddin Kirmani’nin kızı Fatma Bacı. Ahiler kadınları da bir araya getirmişlerdir. Onların hem ahlaklı, edepli ve iffetli hem de üretici insanlar olmalarını sağlıyorlardı. Yani dikiş, oya, kilim, halı vs. bütün o teşkilatlanmayı sağlayan Fatma Bacıdır. Bu da çok önemlidir.” diye konuştu.
‘Ahilik; Helal Lokma, Kanaatkârlık, Kaliteli Üretim ve Dayanışmadır’
Konuşmasının sonunda ahiliğin ne olduğunu hoş bir üslupla sıralayan Ceylan, ahiliği “Esas olan helal lokma, kanaatkarlık, kaliteli üretim ve dayanışmadır, Anadolu’nun vatanlaşmasını ve Anadolu’da böyle bir medeniyetin oluşmasını temin etmişlerdir. İslam inancı ve Türk kültürünün Anadolu’da birleşmesinden doğan Ahilik; kardeşlik, yiğitlik ve cömertlik demektir, fütüvvet esaslarını yani peygamber sünnetini esas alarak ebediliğe kanat açmak demektir. Ahilik dürüstçe üretmek, kardeşçe paylaşmak, insanca ve İslamca yaşamak demektir. Ahilik, veren elin alan elden üstün olduğunu anlamak, hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmak, kardeşliği nefsine tercih etmek demektir. Vatan, millet ve din sevgisinin harmanlaşması, gerektiğinde bu idealler için büyük bir dava şuuruyla mücadele etmektir.” şeklinde özetledi.
Konferansın sonunda Kazım Ceylan’a BAMER Müdürü Yrd. Doç. Dr. Azize Aktaş Yasa ile Müdür Yardımcısı Hamdi Birgören tarafından teşekkür plaketi ve BAMER yayınları takdim edildi.