AİBÜ Akşemseddin İslami İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi, Dualarla Açıldı
İstanbul’un fethinin manevi mimarı, Göynük ilçesinde metfun Akşemseddin Hazretlerinin ismini taşıyacak Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Akşemseddin İslami İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi, düzenlenen törende, dualar okunarak açıldı. Merkezin Mustafa Ericek Konferans Salonu’nda düzenlenen törene; Bolu Valisi Aydın Baruş, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Hayrettin Öztürk ve Prof. Dr. Erol Ayaz, bölge ve il müdürleri, hayırsever iş adamları, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Saygı duruşu, İstiklâl Marşı’nın okunması ve Kocatepe Camisi İmam Hatibi Mehmet Atıcı’nın Kuran-ı Kerim tilavetinin ardından törenin açılış konuşmasını yapan Akşemseddin İslami İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Talip Ayar, İlahiyat Fakültesi ve Ali Ericek Uygulama Camisi’nin ardından araştırma merkeziyle üniversitemize yeni bir gerdanlık takıldığını ifade ederek, “Cenab-ı Hak, emeği geçen herkesten razı olsun, bu uğurda gayret eden herkesi muvaffak eylesin. Bu üç eserin banisi olan Ericek ailesine şükranlarımı arz etmek istiyorum.” dedi. Ayar, merkezin, 150 kişilik konferans salonu, seminer salonu ve 16 bin kitap kapasiteli kütüphaneye sahip olduğunu da sözlerine ekledi.
Rektör Prof. Dr. Hayri Coşkun ise, konuşmasına bilim dünyasına önemli katkılar yapmış tarihimizdeki şahsiyetlerden örnekler vererek başladı. Mikroorganizmanın tanımını, bizlere öğretilenin aksine Akşemseddin Hazretlerinin yaptığını anlatan Coşkun, “Geçmişimizle olan köprülerimizin kopmuş olduğunu, geçmişimizi tanımadığımızı görüyoruz. Akşemseddin ve O’nun gibi pek çok bilim deryası geçmişine sahip bir millet olarak bunların ne kadarının farkındayız? Üniversite olarak üzerimize pek çok sorumluluk düşüyor; bu büyük şaheser hazineyi gün yüzüne çıkarmak ve gelecek nesillere aktarmak bizim boynumuzun borcu. Bu merkezin kurulması da bu anlamda farklı bir kıymet ortaya koyuyor.” diye konuştu.
“Toplumun Aydınlanmasında İlahiyat Fakültemize ve Araştırma Merkezimize Önemli Görevler Düşüyor.”
Çanakkale Savaşları, İstiklal Harbi ve son olarak 15 Temmuz hain darbe girişimine değinerek verdiğimiz tüm şehitlerin bizlere çok büyük sorumluluklar yüklediğini anlatan Rektör Coşkun, özetle “Bilgi üreten toplumlar dünyayı yönetir. Dolayısıyla dinimizi, İslami tüm bilgileri doğrudan kaynağından alarak toplumumuza aktarma vazifesi yine üniversite olarak bizim görevimiz. Aksi halde birtakım kötü niyetli insanların ellerine geçirmiş oldukları imkânları nasıl kullandıklarına, toplumu ne yöne götürdüklerine şahit olduk. Hem İlahiyat Fakültemize hem araştırma merkezimize bu misyonla önemli görevler düşüyor. Teröre karşı görevlerimizi en iyi şekilde yapacağız. Devletimizin bize yüklediği tüm görevleri en iyi şekilde yapmak suretiyle bizi bölmek, parçalamak, yok etmek isteyen bu güçlere karşı her zaman ayakta duracağız. Üniversite olarak eğitim öğretimde, bilim üretmede ve ülke kalkınmasında bize çok büyük görevler düşüyor.” şeklinde konuştu. Coşkun sözlerini, üniversitemizin kurucusu İzzet Baysal başta olmak üzere tüm hayırseverlerimizi şükranla anarak tamamladı.
“Bu Merkez, İlim Sahibi Gençlerimizin Yetişmesinde Çok Önemli Rol Oynayacaktır.”
Bolu Valisi Aydın Baruş ise, hakikatin bilgisine ulaşmanın yegâne yollarından birinin ilim sahibi olmak olduğunu belirterek, “Hakikatin bilgisine ulaşmak için Kuran-ı Kerim ve onun uygulamasını gösteren Hz. Peygamberin sünnetini çok iyi kavramak gerekir. Bunları öğrenmenin yolu, sahih kaynaklardan doğru bir şekilde öğrenmek ve uygulamaktır. Bunun yolu da Yunus Emre’nin dediği gibi kendini bilmekten geçer. Biz hakikatin bilgisine ulaşamazsak, başkalarının bize takdim ettiği bilgilerle yetinirsek o zaman yönümüzü yanlış çizeriz. İşte bu merkezin hakikati arama çabası içerisinde bulunan bizlere çok önemli değerler kazandıracağını ifade etmek istiyorum. Bu merkez ilim sahibi gençlerimizin yetişmesinde çok önemli rol oynayacaktır.” ifadelerini kullandı.
Sadece bilgi sahibi olmanın yetmeyeceğini, ilmin değer kazanmasının amel ile mümkün olabileceğini vurgulayan Baruş, “Yani amacımız sadece ilim sahibi değil aynı zamanda irfan sahibi insanlar yetiştirmektir. Bunun örneklerini zamanımızda yaşıyoruz. Vatan, millet uğruna, din uğruna canını hiç düşünmeden ortaya koyan şehitlerimiz bunun en bariz örneğidir. Belki onlar çok ilim sahibi değillerdi ama ilmin ne gerektirdiğini çok iyi kavramışlardı. Çok şükür ki 15 Temmuz’da da milletimiz eşsiz bir irfan sahibi olduğunu gösterdi. Bugün ülkemizin dimdik ayakta durmasını, irfan sahibi olan Müslümanlara, vatandaşlarımıza borçluyuz.” dedi.
“Akşemseddin Hazretleri, Medeniyetimizin En Önemli Manevi Önderlerindendir.”
Merkezin Akşemseddin Hazretlerinin ismini taşımasının çok anlamlı olduğuna işaret eden Baruş, “Akşemseddin Hazretleri, medeniyetimizin en önemli manevi önderlerindendir. İlimizde metfun bulunması ayrıca bir sorumluluk kaynağıdır. Çünkü biz gerek Akşemseddin Hazretlerinin gerekse medeniyetimizin manevi mimarlarının bize emanet ettiği bu vatanı yüceltmek ve insanlığın hizmetinde lider bir ülke yapmak için çalışmak zorundayız. Diğer anlamlı olan da Akşemseddin Hazretlerinin memleketinden olan insanların hem İlahiyat Fakültesi’ni hem bu güzel camiyi hem bu araştırma merkezini ilimize hediye etmeleridir ki Ali Ericek ve Mustafa Ericek’e şükranlarımı sunuyorum.” diye konuştu.
Diyanet İşleri Eski Başkan Vekili Lütfi Doğan Konferansı…
İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Osman Yıldız’ın ney dinletisinin ardından Diyanet İşleri eski Başkan Vekili Lütfi Doğan konferans verdi. Allah katında en değerli varlık olan insanın, Hakk’ı bilerek O’na uymasının en büyük mutluluk kaynağı olduğunu belirten Doğan, “Çünkü İslam hak dindir, bütün hukuku korur. Hiçbir insanın hukukunun zarar görmesine izin vermez. Her insanın hukuku muhafaza edilecektir. Unutmayalım, İslamiyet itikat, ibadet, üstün ve güzel ahlak, dürüst ve adil muameledir. Her insanın bu şerefe ermesini diliyoruz.” dedi.
Konuşmasında tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anan Doğan, “Kuran’a göre, kim tasarlayarak masum bir insanı katlederse veyahut bozgunculuk çıkarıp insanları birbirine düşürürse, o şahıs sanki bütün insanlığı katletmiş gibi ağır bir suç işlemiştir. Böyle manevi bir vebalin altına giriyor. Ama bir insanın hayatını kurtarmaksa bütün insanlığa hayat vermiş gibi sevap kazanmaktır. Aklı selim sahibi olmak, zaruri bilgileri kazanmış olmak, bilgiyi ilerletmek insanlar için o kadar hayırlı. Çünkü Allah’ın beyan buyurduğu şekilde saygılı olan, onun azabından korkan kimse ilim sahibi olan kimselerdir. İslam’ın en büyük düşmanı bilgisizliktir, cehalettir.” diye konuştu. Türkiye ve ülke insanının, tarih boyunca Peygamberimize ve Kuran’a olan saygısının en üst seviyede olduğunu ifade eden Doğan, “Bu vatan çok farklı. Kabe-i Muazzama, Medine-i Münevvere ve Mescid-i Aksa. Bu beldelerin arş-ı âlâda yeri her zaman ayrı. Birçok konuşmamda dikkat çektim bugün burada da zikretmek istiyorum ki Türkiye, Dünya’nın cennetidir.” ifadelerini kullandı.
Törenin sonunda Lütfi Doğan’a günün anısına Bolu Valisi Aydın Baruş tarafından, üzerinde küfi hatla “Bolu” yazan bir tablo hediye edildi. Rektör Prof. Dr. Hayri Coşkun da Akşemseddin İslami İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin de içinde yer aldığı külliyenin banisi Ericek ailesi adına Mustafa Ericek’e hediye takdiminde bulundu. Ardından protokol üyeleri, merkez bünyesinde kurulan ve birinci derecede kaynak eserlerin yer alacağı 16 bin kitap kapasiteli ihtisas kütüphanesini gezdi. Lütfi Doğan da bazı eserleri kütüphaneye bağışlanmak üzere Prof. Dr. Hayri Coşkun’a takdim etti.