Bilimin toplumla buluşması, üniversitelerde üretilen bilginin toplumda anlaşılır ve erişilebilir hale gelmesi amacıyla Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) öncülüğünde hayata geçirilen Bilim Kafe etkinlikleri kapsamında, Öğr. Gör. Berker Çiftçi tarafından kurulan Mengen’deki Tohum Ambarı’nda “Kadim Tohum ve Toprak” konulu çiftçi buluşması gerçekleştirildi.
YÖK bünyesinde kurulan ve üniversitelerimizde yaygınlaşan Bilim İletişimi Ofisleri, Bilim Kafe etkinlikleri aracılığı ile bilimi toplumla buluşturuyor. Bu kapsamda Üniversitemizde de kurulan Bilim İletişimi Ofisi desteğiyle 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla Mengen’deki Tohum Ambarı’nda çiftçi buluşması ve Iza buğdayı etkinliği düzenlendi.
Etkinliğe; Mengen Kaymakamı Sercan Yıldız, Mengen Belediye Başkanı Vural Turhan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Samettin Gündüz, YÖK Basın ve Halkla İlişkiler Basın Müşaviri Çiğdem Savaşçıoğlu, Üniversitemiz Bilim İletişimi Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Akif Hakan Kurt, akademik-idari personel, çiftçiler ve öğrenciler katıldı.
Etkinlikte; bereketin kaynağı toprağın, toprağı emeğiyle yoğuran çiftçilerin ve üretimin geleceği konuşuldu ve “Toprak sadece üretim alanı değil, kültürümüzün, geleneğimizin ve yaşamımızın temelidir. Bu bilinçle toprak dostu üretim anlayışını güçlendirmek, yerel üreticileri desteklemek ve bilimsel bilginin sahayla buluşmasını sağlamak adına önemli bir buluşmaya ev sahipliği yapıyoruz. Yöremizin üretim gücünü temsil eden, emekleriyle toprağı yaşatan çiftçilerimizin bugün aramızda bulunmasından memnuniyet duyuyoruz.” denildi.
Tohum Ambarı’ndaki çiftçi buluşmasının açılış konuşmasını Rekör Yardımcısı Prof. Dr. Samettin Gündüz yaptı. Güvenliğin insan hayatındaki önemine işaret eden Gündüz, gıda güvenliğine değinerek, özetle “Tarihsel süreç içerisinde toplumlara baktığınız zaman, toplumların yaşamının üretim sistemine göre şekillendiği görülmektedir. Üretim süreçlerindeki bilimsel çalışmalar ile üretim-tüketim modellerinin yıllar içerisindeki değişimleri sonucunda bir endüstriyel üretim süreci başlamıştır. Ancak hem bilimsel çalışmalara hem de üretim süreçlerine rağmen insanın yaşamını tehdit eden bir gıda üretim mekanizmasının ortaya çıktığını görmekteyiz.” dedi; bugün gerçekleştirilen etkinliğin ve bilimsel çalışmaların ata tohumlarının önemi, üretimi ve halka ulaştırılmasındaki etkisine ve sorunların çözümüne olan katkısına dikkati çekti.
Prof. Dr. Gündüz: “Hem üretim hem gelir hem de ihracatın artmasında ata tohumunun bilimsel zeminde kullanılmasının etkilerini görüyoruz.”
Türkiye’nin tohum ithal eden bir ülke olduğunu düşündüğünü belirten Gündüz, “Ziraat Fakültesi’nden aldığım bilgiye göre; 2002 yılında yaklaşık 147 bin ton üretim yapılmış; 2025 yılında 1 milyon 700 bin ton civarında tohum üretimine ulaşılmış. 119 ülkeye ihracat yapılıyor. 2002’de 17 milyon dolar olan tohum ihracatından elde edilen gelir ise 327 milyon dolara ulaşmış. Yine 1100 civarında tohum araştırma şirketi varmış Türkiye’de. Bunda Türkiye’de ata tohumunun bilimsel zeminde, iklim koşullarına uygun olarak, genetik yapısını değiştirmeden, doğru kullanılmasının etkilerini görebiliyoruz.” diye konuştu.
Hem ülkemizde hem de dünyada iklim koşullarının değişmesiyle birlikte ata tohumlarının veriminin düştüğünü kaydeden Gündüz, Üniversitemizin, Ziraat Fakültesi ve araştırma enstitülerinde yapılan bilimsel çalışmalara destek vermeyi sürdürerek ve Bilim İletişimi Ofisi ile çiftçilerimizi buluşturarak, daha sağlıklı, güvenli ve verimli üretim yapılması ve çiftçilerimizin bilinçlenmesi noktasında benzeri bilimsel faaliyetleri düzenlemeye devam edeceklerini sözlerine ekledi.
Mengen Belediye Başkanı Turhan: “Gıda güvenliği ve sağlığımız için ata tohumlarımıza dönmek zorundayız.”
Mengen Belediye Başkanı Vural Turhan ise yaptığı konuşmada, nüfus artışına ve gıdanın önemine vurgu yaparak, özetle “Burada çiftçilerimizle beraber üniversitemiz bizleri gerçekten bilinçlendiriyor, bilgilendiriyor. Üniversitemize ve akademisyenlerimize çok teşekkür ediyorum. Gıda güvenliği ve sağlımız için ata tohumlarımıza dönmek zorundayız. Bunun için de çok çaba sarf ediliyor. Ne yediğimizi ne içtiğimizi bundan sonra bileceğiz. Çiftçilerimizi bilinçlendireceğiz. Tarlamıza ne ekeceğimizi, tarlamızda ne yetiştirebileceğimizi, hangi gübreyle daha verimli hale getirebileceğimizi öğreneceğiz. Bu insan sağlığı için çok önemli. Halkımızın bilinçlenmesi de önemli çünkü en büyük zarar cahillikten gelir. Bilimsel çözüm yolları ile hareket etmek durumundayız. Tohum Ambarı, Mengen için çok önemli. Kurucusu Berker hocamız da çok özverili çalışmalar yapıyor burada. Kendisine de buradan teşekkür etmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.
Mengen Kaymakamı Yıldız: “Iza buğdayı ekimi, ilçemizde 120 dönümlük bir alana çıkmış bulunuyor.”
Üniversitemiz İİBF Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun olan ve halen Mengen Kaymakamlığı görevini yürüten Sercan Yıldız ise, göreve başladığı kısa süre içinde Mengen’de yaklaşık 30 köye ziyaretlerde bulunduğunu anlatarak, “Genel itibariyle Mengen’in yüzde 76’sı ormanlarla kaplı, orman ilçesi diyebileceğimiz bir yer. Orman örtüsü açısından Türkiye’de 7’nci sırada, Bolu’da da 2’nci sırada yer alan, orman büyüklüğü bakımından geniş bir ilçemiz. Bu geniş orman varlığına karşın tarım alanlarımızın varlığı Mengen için açıkçası bir şans. İlçemizde çok küçük alanda başlamış olan Iza buğdayı ekimi, 120 dönümlük bir alana kadar çıkmış bulunmakta. İnşallah çiftçilerimizin bu ata tohumumuzu kullanarak yapacakları üretimden elde edilecekleri ürünler, sağlımız açısından da çok daha iyi olacaktır. Bizler de bu ürünlerin üretimini ve tüketimini desteklemeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
YÖK Basın Müşaviri Savaşçıoğlu: “Memleketin her meselesi, üniversitelerin de meselesidir.”
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Çiğdem Savaşçıoğlu, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ve YÖK üyelerinin selamlarını ileterek konuşmasına başladı. YÖK bünyesinde kurulan Bilim İletişimi Ofisi ve Bilim Cafe etkinlikleri hakkında bilgi veren Savaşçıoğlu, özetle “Bilimi toplumla buluşturmayı hedefleyen bu etkinlikleri yapmaya başlayalı henüz 1 yıl olmadı. Ama üniversitelerimizde bir seferberlik ruhuyla yaşatılıyor bu çalışmalar. Bilim, üniversite duvarlarını aştı; topluma ulaşıyor. Bugün burada devletimizin bütün organları var, ne mutlu. Kaymakamı, belediye başkanı, üniversitesi var; derdi dert edinmiş bir hocası var; tohumuna sahip çıkan çiftçisi var. Bütün bunlar memleket meselesi, memleketin her meselesi de üniversitelerin meselesi. Aranızda olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bilim Kafe’lerimiz vasıtasıyla bilimin topluma ulaşmasında katkımız olursa bundan da mutluluk duyuyoruz.” vurgusunu yaptı ve bu etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.
Öğr. Gör. Berker Çiftçi: “Tohum Ambarı’ndaki muhafaza etmek, çoğaltmak, paylaşmak ve aktarmak hayalimizi hayata geçirdik.”
Açılış konuşmalarının ardından Mengen ilçesindeki Tohum Ambarı’nın kurucusu Öğr. Gör. Berker Çiftçi, Tohum Ambarı’nın kuruluşu, faaliyetleri ve hedefleri ile ata tohumu Iza buğdayının üretim aşamaları hakkında sunum gerçekleştirdi. Tohum Ambarı’nın yaklaşık 10 yıl önce hayatına başladığını söyleyen Çiftçi, özetle “Tohum Ambarı, atalık tohumları dert edinen bakış açısı ve bunları bir yerde muhafaza etmek amacıyla yola koyuldu. İhsan ağabeyimizle birlikte 5 yıl önce inşasına başladık. Gördüğünüz bu yapı ileri dönüşüm bir yapı. Ana taşıyıcılarını devlet demiryolu raylarının altındaki traverslerden inşa ettik. Orta kısımdaki kerpiç yapıyı oğlum Yağız’la birlikte birkaç haftada oluşturduk. Burada hayalimiz sadece muhafaza etmek değil, çoğaltmak, paylaşmak ve aktarmakla ilgiliydi. Bugün geldiğimiz noktada bunların tümünü yapabiliyoruz artık.” dedi.
“Izambar ismiyle ürettiğimiz ekşi mayadan ürünler üretiyoruz.”
Tohum Ambarı ile ilgili bilgi vermeyi sürdüren Öğr. Gör. Çiftçi, özetle şunları anlattı:
“Aramızda bulunan üretici Melike Kaya’nın fırınında ürünlerimiz üretiliyor. Yine aramızda çiftçilerimiz var. Cenk ağabeyimiz, Serdar kardeşimiz, Rabia, Orhan ve Şeref ağabeyimiz ve diğer üreticilerimiz var. Burayı hayata geçirirken en çok destek aldığım kişilerden biri Mengen İlçe Tarım Müdürlüğü’nde Ziraat Mühendisi olarak çalışan İbrahim bey oldu. Tüm bu yol arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Tohum Ambarı’nda şu anda 610 çeşit ata tohumu bulunuyor. Kayıt altına alınmayı bekleyen 100’ün üzerinde tohumumuz mevcut. Her bir tohum bizim için Iza kadar değerli. Şu anda burada gördüğünüz balyalar, Iza buğdayı balyaları. Gördüğünüz buğday ise, Iza buğdayı. Iza buğdayı, insanoğlunun ilk kültür aldığı buğdayı ve yaklaşık 12 bin yıllık bir geçmişe sahip. Yazın Karahantepe ve Göbeklitepe kazı alanlarındaydım. Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul hocamızın programlarında bulunduk. Orada yavaş buğday programını gerçekleştirdik. Yine orada tescillendi ki Iza, insanoğlunun ilk kültürünü aldığı buğdaydır. Yüzyıllar içerisinde Seben’e geliyor ve Iza ismini alıyor; Kastamonu’ya gidiyor ve siyez ismini alıyor. 4 yıl önce de Seben’de tohumları Reşat beyden alarak, ilk kez burada toprakla buluşturduk. Şu anda 141 dönümdeyiz. Bizim haricimizdeki üreticilerimiz, aramızda Cengiz ağabey başta olmak üzere 100 dönüme yakın alanda Iza buğdayı ekilmekte. Yani toplamda 250 dekara yakın bir üretim durumu söz konusu. Hedefimiz, günden güne büyütmek bu üretimi. Tabii sadece ekim yapmıyoruz. Izambar ismiyle bir ekşi maya oluşturduk. Bu ekşi mayadan ekmek, simit, açma, poğaça yaptık. Grissini, biscotti, bisküvi yaptık. Cengiz ağabey gözleme yaptı, birazdan misafirlerimize ikram edeceğiz. Şuna inanıyorum ki, üreticiye ulaşmayan bir ürün, sürdürülebilirlik noktasında gerçekçi olamıyor. O yüzden hem ticari tarafını yaşaması lazım hem de tüketiciye ulaşması lazım. Tohum Ambarı, 18 Mart Çanakkale Zaferi haftasında yılda sadece 1 defa tohum dağıtır. 5 yıldır da bunu şehitlerimizin ruhuna ithafen gerçekleştiriyoruz. Şehitlerimiz bizim için her zaman çok kıymetli. Tohum Ambarı, akademik çalışmalara da ev sahipliği yapıyor. Ziraat Fakültesi bünyesindeki yüksek lisans tez çalışmasına ev sahipliği yapıyoruz. Iza’nın biochar gübreye karşı performans analizini oluşturacak 400 metrekarelik parseli oluşturduk. Gübreleme ve ekim faaliyetleri yapıldı. Yüksek lisans öğrencimiz takibini yapıyor olacak. Dolayısıyla sadece tohum muhafaza edilen bir yer değil burası. Tohum Ambarı yaşayan bir mekân. Bu kapsamda da çalışmalarımıza devam edeceğiz. Tohum Ambarı’nda özellikle üniversitemizin ve diğer paydaş kurumlarımızın desteğini hissetmek bizi motive eden bir durum. Çok teşekkür ediyorum. Gentaş Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Kahraman’a da verdiği bütün desteklerden dolayı teşekkür ediyorum.”
Sebenli Üretici Reşat Demirel: “Dünyanın ilk organik sertifikalı Iza tohumu, şu anda Tohum Ambarı’nda mevcut.”
Üniversitemiz ve Bolu Belediyesi’nin ortak çalışmasıyla hayata geçirilen Iza Buğdayı projesi çalışmaları kapsamında Sebenli üretici Reşat Demirel’le yollarının kesiştiğini anlatan Çiftçi, sözü Reşat Demirel’e bıraktı. Iza buğdayı ve çalışmaları hakkında bilgi veren Demirel özetle “Tohum Ambarı’na verdiğimiz ilk tohum dünyada ilk organik sertifikalı Iza idi. Kimyasal gübreler ve tarım zehirleri kullanmadığımız sürece bunun önü açık. Iza buğdayı, dünyanın ilk buğdayı, tüm buğdayların atası. Avrupa Birliği bu buğdayla ilgili bir belgesel çekti; bu çalışmayı Atlas dergisinde yayınladılar. Burada buğdayın hareketini tespit ettiler. Yapılan kazılarda çıkan buğday tohumlarının yaşını tespit ettiler. Urfa ve Diyarbakır arasındaki Karacadağ’dan çıkan buğdayın Avrupa’ya yolculuğunu anlattılar. Iza’nın Türkiye üzerinden İngiltere’ye yaklaşık 2000 yılda gittiği anlaşıldı. Iza’nın tarihi ile ilgili araştırmalar yaparken Eğitim Fakültesi’ndeki Hititolog Güngör Karaoğuz hocamızla, “Hitit Çağında Ekmek” isimli çok değerli bir kitabı vardır, Sümerler ve Hititer bu buğdaya Ziz demiş; isminin buradan geldiği tahmin ediliyor. Sümerler, Hititler ve Frigler binlerce yıl öncesinde bu buğdayla beslendi ve ayakta kaldı. Medeniyetlerini bu buğdayla devam ettirdiler. Asya’da çeltik, Amerika’da patatesin geçirdiği evrim, burada Iza olarak karşımıza çıkıyor. Buğdayın uygarlığın temeli olduğunu biliyoruz. Berker hocamla da çalışmalarımıza devam edeceğiz. Üniversitemizin desteğiyle Iza buğdayını geliştirip dünya çapında daha çok tanınmasını sağlayabiliriz.” değerlendirmelerinde bulundu.
Konuşmaların ardından Tohum Ambarı kurucusu Öğr. Gör. Berker Çiftçi’ye teşekkür belgesi takdim edildi.
Iza sergisi ve Tohum Ambarı gezildi
Ardından Iza buğdayının yolculuğunu anlatan Iza sergisi gezildi. Sergide; “Yaklaşık 12 bin yıl önce Karacadağ’da evcilleştirilen Iza buğdayı, insanlık tarihinin tarım bitkilerindendir. Bereketli Hilal’den başlayan bu yolculuk Anadolu’nun derinliklerine kadar uzanmıştır. 10 Kasım 2022 tarihinde Bolu’nun Mengen ilçesinde yeniden toprakla buluşmuştur. Tohum Ambarı aracılığı ve Gentaş A.Ş. desteğiyle korunmakta ve çoğaltılmaktadır. 14 kromozoma sahiptir. Yüzde 17,2 protein içeriğiyle besleyiciliği yüksektir. Düşük gluten içeriği sayesinde kolay sindirilir; hassas bünyeler için uygundur. Kavuzlu yapısı, tane koruması sağlar. Iza, yalnızca bir tarım ürünü değil, besin değeri yüksek, kültürel ve genetik hafıza taşıyan kadim bir mirastır.” ifadelerine yer verildi.
Izambar mayası ile ilgili de bilgi verilen sergide özetle “Tohumdan ekmeğe uzanan yolculukta Izambar, ıza buğdayının ruhunu taşıyan bir mayadır. Adını ıza buğdayı ile korunduğu yer olan ambar kelimelerinin birleşiminden alır. Bu özgün ekşi maya kültürü, yalnızca ıza unu kullanılarak, Mengen’de geliştirilmiştir. Doğal fermantasyonla çoğalır. Yavaş mayalanma süreci besin değerini artırır, hazmı kolaylaştırır. Izambar, aroma açısından zengin, besleyici ve karakteristik bir ekmeğin temelidir.” denildi.
Iza buğdayı ile hazırlanan lezzetli ikramlıklar çok beğenildi
Öğr. Gör. Berker Çiftçi, toprak altında kurduğu Tohum Ambarı’nda ata tohumları hakkında katılımcılara bilgi verdi. Iza buğdayı kullanılarak hazırlanan pizza, gözleme, grissini, kurabiye, baklava ve benzeri lezzetli ürünlerden hazırlanan ikramlıklar büyük beğeni topladı.
















































































































































