Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yenilikçi Gıda Teknolojileri Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (YENİGIDAM), gıdalarda taklit ve tağşiş yapılıp yapılmadığını IRMS karbon analizi yöntemi ile artık kesin olarak belirleyebilecek.
Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA) tarafından finanse edilen, YENİGIDAM yürütücülüğünde Bolu Valiliği, Bolu Belediye Başkanlığı ve Bolu Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) iş birliğinde gerçekleştirilen “Gıdanın Soy Ağacı” projesinin açılış toplantısı yapıldı.
BTSO’da gerçekleştirilen toplantıya, Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Emine Davarcıoğlu, BAİBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yaman, Genel Sekreter Doç. Dr. Samettin Gündüz, BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Mustafa Özkoparan ve Hakkı Fidan ile projeye emeği geçenler katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yaman, Gıdanın Soy Ağacı projesinin önemli bir proje olduğunu kaydederek, projenin, üniversitenin Bolu ve bölgeyle bütünleşmesine katkı sağlayacağını vurguladı. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin Bolu’nun kalkınmasına büyük katkılar sağladığını ifade eden Prof. Dr. Yaman, üniversitemizin bu konuda üzerine düşen görevleri yerine getirdiğini ve bunun için gayretlerini sürdürdüğünü söyledi.
Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Gülsün Akdemir Evrendilek, Gıdanın Soy Ağacı projesini tanıttı. Gıdaların orijinlerinin sağlıklı bir şekilde nasıl tespit edilebileceği fikri doğrultusunda projenin ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Evrendilek, “Rektörlüğümüzün desteğiyle Bolu Valiliği, Bolu Belediyesi ve BTSO’yla toplantılar yaptık. Sonuçta projenin Bolu ve bölge için önemli olduğu kararlaştırıldı. Bolu ili Arı Ürünleri Yetiştiricileri Birliği, Ziraat Mühendisleri Odası ile Gıda Mühendisleri Odası Bolu İl Temsilcilikleri ve özel sektör paydaşlarıyla beraber projeye son şeklini verdik. MARKA desteğiyle de projemiz başladı.” dedi.
Coğrafi işaretlemeler ya da diğer çalışmalarda genelde kimyasal, fiziksel ve duyusal kalite analizleri yaptıklarını kaydeden Prof. Dr. Evrendilek, “Ancak ‘Bu ürün şu coğrafyada üretilmiştir’ gibi kesin kanıtlar veya bunu ispatlayacak verilerimiz mevcut değildi. Dolayısıyla bu projenin en önemli ayağı, coğrafi işaret başvurularında ve gıdalarda yapılan taklit, tağşiş ve hile gibi durumlarda gıdanın orijinini belirleyip katılan maddelerin ve hile yapılan ürünlerin tespitini sağlamak oldu.” diye konuştu.
“Gıda ve tarımsal ürünlerde izlenebilirlik çok önemli” diyen Prof. Dr. Evrendilek, özetle “Taklit ve tağşiş sadece bizim ülkemizde değil pek çok ülkede çok büyük bir problem. Taklit ve tağşişin tespiti, çok uzun süreli ve oldukça hassas analizleri gerektiren iki unsur. İleri teknoloji teknikleriniz varsa bunları tespit etmeniz mümkün oluyor. Bunların belirlenmesinde spektrofotometri, kromatografik, moleküler ve immünolojik, mikroskobik, nükleer manyetik rezonans dediğimiz çok ileri tekniklerin kullanıldığı birtakım test ve analiz yöntemleri var. Üniversitemizde iki araştırma merkezimiz var ve bu merkezlerde de bu analizlerin hepsini yapabiliyoruz. Ancak bir eksiğimiz vardı, onu da bu projeyle tamamlayacağız.” ifadelerini kullandı.
“IRMS Yöntemini Birçok Alanda Kullanmamız Mümkün Olacak”
Konuşmasında IRMS yöntemi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Evrendilek, özetle şunları söyledi:
“Ülkemizde ve dünyada arısız bal üretimi yapılabiliyor, bala mısır şurubu katılabiliyor veya arıya şeker şurubu verilerek üretim yapılabiliyor. Üçü de bal diye satılabiliyor. Bunları kimyasal analizle tespit etmeniz mümkün değil. Bize de örnekler geliyor. Bakıyoruz her şey usulüne uygun ama balın gerçekten arılar tarafından yapılmadığını biliyoruz. Dolayısıyla tağşişin anlaşılabilmesi için tek yol IRMS ile Karbon 13 izotoplarının tespit edilmesi. Balda bulunan karbon atomlarının izotop oranlarına bakıyoruz. Burada hem eklenen şekerin kaynağını hem de miktarını bulabilirsiniz. Biz üniversitede yaptığımız analizlerde balın özelliklerini belirliyoruz ama mesela bu bal, Bolu ili Gerede ilçesinden elde edilmiş mi ispatlayın dendiğinde bunu yapamıyoruz. İzotop teşhisine dayalı yöntemlerle bal gerçekten bu bölgeden mi yoksa başka bir bölgeden mi elde edilmiş bunu ispatlama şansına sahip olacağız. Bu da hem bölgemiz hem ülkemiz için önemli bir katma değer olacak. Bu yolla ballarda taklit tağşiş yapılıp yapılmadığını, şekerin kaynağını ve ne kadar katılabildiğini öğrenebileceğiz. Yine helal gıda sertifikalandırılmasında sıkıntılar var. Birçok firma helal gıda ürettiğini söylüyor, sertifika veriyor ama ispat yükü gene karşı tarafta. Dolayısıyla özellikle helal gıda sertifikalandırılmasında IRMS yöntemi son yıllarda çok fazla kullanılan teknik yöntemlerden biri. Yine tıpta, eczacılıkta, biyokimya alanında bu yöntem kullanılarak dışarıdan herhangi bir ilaç katılmış mı, buna bakmak mümkün. Organ transplantasyonu yapıldığı zaman da organların taşındığı kapların çok özel kaplar olması gerekiyor. O kaplar eğer ucuz plastikten yapılırsa dokulara plastik geçişi oluyor ve o dokuyu transplantasyona koyduğunuz zaman hücre, vücut kabul etmiyor. Bunun kesin tespit yolu yine IRMS yöntemi. Coğrafi işaret çalışmalarında, bize gelen örneğin hangi coğrafyadan olduğunu tespit etmek mümkün olacak. Yine Türk çayı diyorsak gerçekten Türk çayı mı değil mi, Tosya pirinci mi değil mi, Ezine peyniri mi değil mi… Bunların da tespiti kolay bir şekilde yapılabilir. Dolayısıyla birçok alanda bu yöntemi kullanmamız mümkün olacak.”
Prof. Dr. Evrendilek, YENİGIDAM bünyesinde Gıdanın Soy Ağacı projesiyle yeni bir laboratuvar daha kurulacağını belirterek, laboratuvarın isminin Gıdaların Orijininin Belirlenmesi Laboratuvarı (GIDAORİLAB) olacağını da sözlerine ekledi. Toplantı, soruların cevaplandırılmasının ardından sona erdi.