Milletimizin iradesine karşı yapılan hain darbe girişiminin 9’uncu yıl dönümü dolayısıyla, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında Rektörlüğümüz tarafından “Milli İrade” konulu panel düzenlendi. Panelde, askeri darbelerin ve 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ülkemize yönelik siyasi ve ekonomik yansımaları ele alındı.
İzzet Baysal Kültür Merkezi Mavi Salondaki panele; Rektör Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, Bolu Vali Yardımcısı Hakkı Uzun, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Samettin Gündüz, Genel Sekreter İhsan Ağcan, Bolu Gençlik ve Spor İl Müdürü Emrullah Güler, Bolu Müftüsü Hüseyin Demirtaş, dekanlar, akademik-idari personel ve öğrenciler katıldı.
“FETÖ diasporası halen ülkemiz aleyhine çalışmaya devam ediyor.”
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından ilk konuşmayı, panelin moderatörlüğünü de yapan Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ocak yaptı. Ocak, jeopolitik gücün ve milli birlik-beraberliğin önemine değinerek başladığı konuşmasında, Türk ve dünya tarihi boyunca önemli askeri darbelerin ortaya çıkardığı yıkıcı sonuçlardan örnekler verdi ve özetle “Benzeri durumu 15 Temmuz’da Türkiye’de yaşadık. İçimizdeki bu sapkın grubu ele geçiren emperyal güçler, bize karşı kullandılar. İçimizde devşirdikleri insanları, kendi idealleri, kendi fikirleri doğrultusunda düzenlemek, onları yönlendirmek suretiyle 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirdiler. Milletin silahlarını millete doğrulttular. İnsanımızı katlettiler; şehirlerimizi bombaladılar. Çok şükür ki, milletimizin iradesi ve devlet adamlarımızın dirayeti ile bu belayı başımızdan savdık.” diye konuştu. FETÖ diasporasının halen ülkemiz aleyhine çalışmaya devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Ocak, bunlardan korunmak için milli ve dini değerlerimize sahip çıkmamız ve gerekli tedbirleri almamız gerektiğine vurgu yaptı.
Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Ayyıldız ise, “Ekonomik Sonuçları Açısından Askeri Darbeler: 15 Temmuz Darbe Girişimi” başlıklı konuşmasında, Cumhuriyet döneminde başlıca askeri darbe ve muhtıra girişimleri, FETÖ terör örgütünün Türkiye ekonomisine etkileri, örgütün kuruluşundan itibaren ekonomik yapılanması, Türkiye ekonomisine uzun vadeli etkileri, 15 Temmuz darbe girişiminin ekonomik maliyeti ve devam eden mali sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi verdi.
“Her darbe döneminden sonra GSMH küçülmüş.”
Cumhuriyet dönemindeki askeri darbe ve muhtıralara değinen Ayyıldız özetle “Hemen hemen her darbe döneminde Gayri Safi Milli Hasılamız hep küçülmüş. Örneğin 1960’ta eksi 2.3 küçülmüşüz. Anlıyoruz ki kalkınan, büyüyen ve gelişen Türkiye’yi istemeyenler var. Ama bu mutlaka olacak, bunu mutlaka başaracağız.” dedi.
Kuruluşundan itibaren FETÖ’nün ekonomik yapılanması hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ayyıldız, 15 Temmuz darbe girişiminin maddi maliyetinden ziyade manevi maliyetlerinin getirdiği sonuçlara vurgu yaptı ve özetle “Darbe gecesinin piyasalara maliyeti literatür, bakanlık raporları gibi resmî açıklamalarda belirtiliyor. Yani şok dalga dediğimiz bir maliyet. Bilimsel bir araştırma bu konuda yapılmamış. Ancak bundan daha ötesi belki 1960, 1970’li yıllardan beri yapılanma içerisinde olan örgütün Türkiye’ye maliyeti, bazı bilim adamlarına göre 800 milyar dolar; bu da sadece buzdağının görünen yüzü. Darbelerle Türkiye Cumhuriyeti’ne fren yaptırılmak isteniyor. Bizim bunlara karşı dikkatli, uyanık, bilimsel ve proaktif olmamız gerekiyor.” diye konuştu.
“Bizdeki darbelerin tümü millet egemenliğine karşı yapılmıştır.”
Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Dr. Murat Yılmaz ise “Türkiye’de Askeri Darbeler: 15 Temmuz Darbe Girişiminin Siyasi Yansımaları” konulu sunum yaptı. Askeri darbelerin, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” düsturuna yani millet egemenliğine karşı yapıldığına işaret eden Yılmaz, özetle “Millet egemenliğine ve iradesine karşı yapılmış bir darbenin milli olma şansı yoktur. 15 Temmuz da böyledir. Milli egemenliğin iki ayağı var: Birincisi; istiklal, dışarıda bağımsızlık; ikincisi de demokrasi ve hürriyetler rejimi. Bir darbe, bunların ikisine karşı yapılmıştır ve ikisine de zarar verir. Eğer siz milletin egemenliğine karşı bu işi yaparsanız, içeride demokratik nizam ve hürriyet rejimi bundan zarar görür; dışarıda ise ülkenizi zor durumda bırakacak bir çerçeveye taşırsınız ve taviz verirsiniz. Nitekim bizdeki darbelerin tamamında bu böyle olmuştur.” ifadelerini kullandı.
“Tüm darbelere karşı duran ortak payda, bizim için çok önemli.”
Türkiye’nin çok partili hayata geçmesi ve darbeler tarihi hakkında bilgi veren Dr. Yılmaz, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün 27 Mayıs 1960 darbesi ile olan benzerliklerine değindi ve özetle “Bazı kesimler bu gruplara destek vermekle beraber Türkiye, bu aradan geçen zaman zarfında ciddi anlamda bu tecrübeleri değerlendirdi ve demokrasiyi muhafaza etmek ortak paydasında az çok anlaştı. Gündelik siyasi polemiklerin dışına çıkarak baktığımızda bunu net olarak görüyoruz. 15 Temmuz darbe teşebbüsünü hayata geçiren bu terör örgütü ve aynı zamanda darbe örgütü, 27 Mayıs mantığını esas alan, milletin egemenliğine karşı mücadele eden, bunu yaparken de yine Batı ile ilişki halinde, onların aparatına dönmüş bir yapı. Nasıl 27 Mayıs’ta nasıl 12 Eylül’de ABD ‘Bunlar bizim çocuklar’ dediyse, bu yapıya da ‘Bizim Çocuklar’ diye baktı. O yüzden hâlâ koruyorlar. Bütün bunlar değişmiş değil ama Türkiye bu zaman zarfında çok değişti. Tüm darbelere karşı duran ortak payda, bizim için çok önemli. Bunu muhakkak muhafaza etmemiz lazım. Türkiye kendi rejimini, kendi mücadelesiyle, iç dinamikleriyle ayakta tutmak durumunda. Bunu, 15 Temmuz darbe teşebbüsünü önleyerek başarmış durumdayız; bu çok kıymetli. Bugün üzerinden 9 yıl geçti; 19 yıl geçtiğinde bunun değerini daha iyi anlayacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
Soru cevap bölümünün ardından panelistlere teşekkür plaketleri ve belgeleri takdim edildi.