Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde Global Hemşirelik başlıklı söyleşi düzenlendi. Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Kariyer Planlama ve Mezun İzleme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KARMER) tarafından düzenlenen söyleşinin konuğu, Manhattanville College School of Nursing and Health Sciences Dekan Yardımcısı ve New York Eyaleti Dekanlar Kurulu Üyesi Doç. Dr. Orhan Haklı oldu.
İzzet Baysal Kültür Merkezi Mavi Salondaki söyleşiye; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aydın Him, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazmiye Yıldırım, Dekan Yardımcıları Doç. Dr. Nevin Çıtak Bilgin ve Dr. Öğr. Üyesi Ramazan Kurul, akademisyenler, KARMER’de görev yapan akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.
Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazmiye Yıldırım ve KARMER’de görev yapan Uzm. Hemşire Songül Yorgun’un moderatörlüğünü yaptığı söyleşide Doç. Dr. Orhan Haklı, hemşirelik markası, ABD’de hemşirelik eğitimi ve kariyer olanakları hakkında öğrencilere ayrıntılı bilgi verdi. Hemşireliğin çalışma şartları ve zorluklarını dile getiren Doç. Dr. Haklı, “Bu sıkıntıları neden yaşıyoruz?’ diye sorarak özetle, “Çünkü bence Hemşirelik markasını tam anlamıyla üretemediğimiz için. Eğer ülkemizde de Hemşirelik markasını üretebilirsek ve bu markanın değerini yükseltebilirsek, sizler istemeden de hak ettiğiniz şeyler sizlere zaten verilecektir.” dedi.
Doç. Dr. Orhan Haklı, Hemşirelik Markası Yaratmanın Önemine İşaret Etti
McDonald’s ve Nusr-et’te yenen yemeklere yapılan ödeme farklılığına dikkat çeken Doç. Dr. Haklı, özetle “Neden birine daha çok ödüyoruz? Fark nedir? Çünkü marka, sizin imajınızdır. Marka, bazen sizin kim olduğunuz; halkın sizi nasıl gördüğüdür. Yani sizin de hemşireliğin ne olduğunu anlatmanız gerekir. Kalıcı olmak istiyorsanız imaj yönetimi çok önemlidir. Peki bunu nasıl yapacağız? Bence markayı yaratmadan bazı soruları cevaplamamız gerekiyor. Birinci soru, biz hemşirelikten ne anlıyoruz? Biz kendimizi doktor yardımcısı olarak mı görüyoruz? Kendimizi sadece ilaç veren, şurup içiren, iğne yapan insan olarak mı görüyoruz? Yoksa eşit bir şekilde diğer meslek gruplarıyla çalışan, hastanın geçmişini bilen bir meslek grubu muyuz? Öncelikle buna karar vermemiz lazım. Hastanın tedavi planını kim yapacak mesela? Halk bizi nerede görüyor? İlk önce bu soruların cevabını vermemiz gerekiyor.” diye konuştu.
Hemşirelik markası yaratmanın 3 taşıyıcı kolonu ve bir çatısı olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Haklı, özetle “Kolonların ilki ve en önemlisi eğitim. İkincisi, inovasyon ve üçüncüsü de artık kaçınılması mümkün olmayan küreselleşme. Kolonlar tabii ki tek başına yetmez, bunları koruyacak bir de çatı gerekiyor. Bu çatı ABD’de, yüksek hemşirelerden kurulu, hemşirelerin karar verdiği, yetkileri olan Hemşirelik Yüksek Kurulu’dur.” dedi.
“Akademisyen Yetiştirilmesiyle İlgili Ciddi ve Sürdürülebilir Politikalar Üretilmesi Gerekiyor.”
ABD’deki hemşirelik eğitimi hakkında öğrencilere ayrıntılı bilgi veren Doç. Dr. Haklı, özetle “Eğitim… Kim öğretecek, ne öğretecek, nasıl öğretecek ve kime öğretecek? ABD’de Hemşirelik’te akademisyen sayısı çok azdır. Bu meslekte akademisyenlik çok kıymetlidir. Bu nedenle akademisyen yetiştirilmesiyle ilgili ciddi ve sürdürülebilir politikalar üretilmesi gerekmektedir. Hemşirelik eğitimi çok hızlı değişiyor ve gelişiyor. ABD’de ve özellikle bizim okulda artık bilgi öğretilmiyor; doğru bilgiye nasıl erişeceksiniz ve bu bilgiyi nasıl kullanacaksınız? Biz bunu öğretiyoruz. Bilgiden ziyade bilgiyi nasıl kullandığınız daha önemli hale geliyor. Her kuşağın öğrenme şekli 10-20 yılda bir değişir. Örneğin benim jenerasyonum slaytlardan öğreniyordu; benden önceki jenerasyon sadece dinleyerek öğreniyordu. Peki sizin kuşağınız? Bunu sizler söyleyeceksiniz.” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Haklı, konuşmasına özetle şu şekilde devam etti:
“Güçlü bir meslek istiyorsanız güçlü bir alt yapının olması lazım. Güçlü bir alt yapı için de çok güçlü bir eğitim sisteminin olması lazım. Eğer okula gittiğinizde amacınız sadece dersi geçmekse bence yanlış yoldasınız. 55 alıp geçiyorsanız, demek ki öğrenmeniz gereken yüzde 45’i öğrenmemişsiniz. Bu hastalarınıza reva mıdır? Hayır. Bu açıdan sınavları geçmek tek amacınız olmasın, mutlaka öğrenin. Birkaç yıl sonra bu mesleği sizler yapacaksınız. Kendiniz hasta olduğunuzda hemşirenizin ne bilmesini istiyorsanız onu öğrenin. ABD’de geçme notu 77’dir ve 4 yıl boyunca sadece bir kez kalabilirsiniz. İkinci kez kalmanızda okuldan atılırsınız. Kliniğe sadece iki kez gidemeyebilirsiniz; üçüncü kez gitmezseniz atılırsınız. Bu meslek o kadar önemli ki, 1 günde öğrenebileceklerinizi öğrenmeme lüksünüz yok. ABD’de lise bittikten sonra girilen SAT sınavı var. Bir sınavdan alacağınız not, sizin nasıl bir hemşire olacağınızı söylemez. Bunun yanı sıra biz neye bakıyoruz? Ortaokulda, lisede Fen Bilgisi ve Biyoloji gibi dersleri nasıl almış? Halk sağlığı ve yaşlı bakımı gibi gönüllü faaliyetler yapmış mı? Bunları dosyalaştırıyoruz. Buna bütüncül kayıt deniyor. Sizin SAT puanınız yüksek olmasa bile eğer bunlar iyiyse Hemşirelik okuluna girebiliyorsunuz. Çünkü devlet bizlere istediğin öğrenciyi alabilirsin diyor. Ama eğer senin okulundan mezun olan öğrencilerin yüzde 80’i NCLEX sınavından 3 sene boyunca geçemezse okulunu kaparım diyor ve kapıyor da. Eğer okul her başvuranı alırsa, bunlar NCLEX sınavına geldiklerinde geçemeyecekler. Her ne kadar size kimi alacağınızı söylemeseler bile öyle kriterler koyuyolar ki, siz de ciddi olmak zorunda kalıyorsunuz. Bizim okul 6 milyon dolara kuruldu. Düşünsenize 6 milyon dolar yatırım yapıyorsunuz, bir süre sonra okulu kapatıyorlar.”
“Sorunların Çözülmesini İstiyorsanız Hemşirelik Markasını Yaratmalısınız.”
Bu ciddi hemşirelik eğitiminin halkta ve diğer meslek çalışanlarında oluşturduğu algıya dikkat çeken Doç. Dr. Haklı, “Bu okula girmek de zor, okumak da zor, bitirmek zaten zor, bitirdiğinde öyle bir sınavı var ki, onu geçmek de zor. Böylelikle marka değerimiz artmaya başlıyor. Çünkü biliyorlar ki hemşireler ağaçta yetişmiyor. Öyle kolay değil hemşire olmak diyorlar. Okulumuza geçen sene 600-650 kişi başvurdu, sadece 35 kişi alındı. Çünkü hemşirelik önemli bir meslek, öyle herkes alınamaz. Hemşireliğin maddi ve manevi değeri var; hemşireler o değere sahip. Bu değer kolay elde edilmiyor. Dolayısıyla sorunların çözülmesini istiyorsanız hemşirelik markasını yaratmalısınız.” dedi.
“Türk Eğitim Sistemi de Ciddi Derecede Çok İyi Aslında.”
İnovasyonda ‘Research’ün önemine vurgu yapan Doç. Dr. Haklı, “ABD’de son 20 yıldır en etik ve güvenilir meslek hemşirelik seçildi. Çünkü hemşirelik algısı o kadar büyük bir seviyeye geldi ki en güvenilir meslek oldu. İnovasyonda, teori, araştırma ve diğer meslek gruplarıyla ortak çalışma çok önemli. Türk eğitim sistemi de ciddi derecede çok iyi aslında. Sizler çok iyi eğitim alıyorsunuz. Bunu kullanın. Doktor daha iyi bilir demeyin. Hayır, doktor kendi alanını evet çok iyi bilir. Siz de kendi alanınızı çok iyi bilirsiniz. Beraber çalışacaksınız. Bunu kullanarak hemşireliği belli bir yere getirebiliriz.” diye konuştu.
“Konfor Alanınızı Terk Etmenin Zamanı Geldi.”
Konuşmasında globalleşmeye de değinen Doç. Dr. Haklı, “Bundan kaçış yok. Bizim yapacağımız şey, global dünyanın bize getirdiği yenilikleri kendi menfaatimize kullanmak. İlk yapacağımız şey İngilizce öğrenmek. Global dünyada yer almak istiyorsanız dünyada en çok kullanılan dili öğrenmek zorundasınız. Çünkü bu mesleğin ABD’de, Hindistan’da, Çin’de nasıl yapıldığını öğrenmek istiyorsanız onlarla İngilizce konuşacaksınız. Eğer başka ülkelerde yayımlanan makaleleri okumak istiyorsanız İngilizce bilmek zorundasınız. Üniversiteyi bitirdiğinizde İngilizce’yi de öğrenmiş olun. Diğer ülkelerde staj yapın. Konfor alanımızı terk etmemizin zamanı geldi. Başka ülkelere gidin, oralarda Hemşirelik nasıl yapılıyor, öğrenin. Sonra ülkenize dönüp bunları paylaşın. Hemşirelik markasını değerli hale getirin. Bu sizlerin elinde.” değerlendirmesini yaptı.
ABD’nin global bir ülke olduğunu ve bu ülkeye geldiklerinde hemşirelik markasına mutlaka katkı yapmaları gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Haklı, ABD’de kariyer olanakları ve Green Card hakkında da öğrencilere ayrıntılı bilgi verdi. Soru cevap bölümünün ardından Doç. Dr. Orhan Haklı’ya Prof. Dr. Nazmiye Yıldırım tarafından teşekkür belgesi ve plaketi takdim edildi. Söyleşi, toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.