Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde düzenlenen söyleşide, dünyanın kanayan yarası mültecilik kavramı ele alındı.
Üniversitemiz Kritik ve Analitik Düşünme Topluluğu’nca “Aile Olmak” başlığı altında gerçekleştirilen söyleşinin konukları, Uluslararası Öğrenci Koordinatörü ve Öğrenci Dekanı Prof. Dr. İbrahim Kürtül ile Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerimiz Suriyeli Ela ve Moldovalı Alina oldu.
İzzet Baysal Kültür Merkezi Pembe Salonda düzenlenen etkinlikte ilk olarak, Aile Olmak isimli TRT belgeselinin Zeytin Ağaçlarının Altında başlıklı bölümü gösterildi. Belgeselde, Suriye’de bir bacağını kaybetmiş, mülteci kampında gönüllü öğretmenlik yapan ve çocuklarına kavuşmanın umuduyla yaşayan bir annenin hikayesi işleniyor.
Mültecilik, göç, entegrasyon, Suriye iç savaşı ve Ukrayna-Rusya savaşının ele alındığı söyleşide Prof. Dr. İbrahim Kürtül, özetle “Dünyanın hiçbir yerinde maalesef insanlar savaştan ari değil. Dünyada insanın akıl sınırlarını ve psikolojisini tehdit eden süreçler yaşanıyor. Birçok nedenden dolayı bugün dünyada göç dalgaları var. İnsani özelliklerimizi kaybetmeden, iyinin ve insanlığın kazanacağı ümidimizi koruyarak, seferi (iyilik hareketi) zorlamamız gerekiyor. Bize düşen seferde sebat etmek.” diye konuştu.
“Savaşın Bize Bıraktığı En Büyük İz, Hiç Unutamamak Oldu.”
Suriyeli Ela ise konuşmasında, 2011 yılında patlak veren Suriye iç savaşının kendisinde bıraktığı etkileri anlattı. Ela, özetle “Savaşın bize bıraktığı en büyük iz, hiç unutamamak oldu. Kimsesiz kaldık. Hayallerimizden, umudumuzdan ve inancımızdan başka hiçbir şeyimiz kalmadı. Meğerse gurbet, vatansız kalmakmış; vatan ise aileymiş. Biz ailesiz kaldık. Biz mülteciler olarak her gün yeni ve bambaşka bir savaşla karşılaşıyoruz. Aile bizim her şeyimiz, çoğumuz ailesini, arkadaşlarını, akrabalarını kaybetti ama inanıyor ve çalışıyoruz. Bir şeyleri başarmak istiyoruz. Başka türlüsü mümkün değil zaten.” dedi.
Moldovalı Alina ise, Ukrayna-Rusya savaşının patlak vermesiyle, sınırlarına birçok Ukraynalı’nın geldiğini kaydederek, “Onları mülteci olarak değil, kardeşlerimiz olarak görüyoruz. Ben ve ailem, onlara evimizi açtık ve yemekler yapıp götürdük. Bizim önce insan ve Müslüman olarak sorumluluklarımız var ve üzerimize düşen görevleri yapmalıyız.” diye konuştu.
Haber: İletişim Bilimleri Yüksek Lisans Öğrencimiz Ezgi Kızılkaya
Fotoğraf: Gazetecilik Bölümü Öğrencimiz Yusuf Belek