Malatya’da bulunan Arslantepe Höyüğü arkeolojik sit alanı ve çevresinin mevcut mekânsal dokusunun korunması amacıyla TÜBİTAK tarafından desteklenen ve koordinatörlüğünü Üniversitemiz Mimarlık Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Aysun Tuna’nın yaptığı “Arslantepe Höyüğü ve Territoryumunda Arkeolojik Peyzajları Yenileme ve Yönetim Stratejisi Olarak Arkeolojik Park Modelinin Geliştirilmesi” projesinin kapanış toplantısı, Malatya İnönü Üniversitesi ve Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) ev sahipliğinde çevrim içi olarak yapıldı.
TÜBİTAK 3501 Kariyer Geliştirme Programı kapsamında desteklenen ve 2018 yılında çalışmalara başlanan projede, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Malatya İnönü Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Roma La Sapienza Üniversitesi’nden akademisyenler ile uzman tarihçi ve arkeologlar görev yaptı.
Projenin çevrim içi yapılan kapanış toplantısına; Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Arslantepe Höyüğü Kazı Başkanı, Proje Danışmanı ve Roma La Sapienza Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Francesca Balossi Restelli, Kültür ve Turizm Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Yahya Coşkun, Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder ve Proje Yürütücüsü Dr. Öğr. Üyesi Aysun Tuna katıldı.
Dr. Öğr. Üyesi Aysun Tuna, projenin, Arslantepe Höyüğü arkeolojik sit alanı ve yakın çevresinin mevcut mekânsal dokusunun korunmasını, arkeolojik mirasın yeniden işlevlendirilerek kent ile organik bağının güçlendirilmesini, UNESCO Dünya Miras Alanları Resmi Listesine kabul edilme sürecinde koşul olan, alan yönetim planı genel çerçevesinin oluşturularak, resmi listeye girme sürecinin hızlandırılmasını, yerel ve ulusal ölçekte ekolojik-kültürel turizm aracı olarak arkeolojik park kavramı ile sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmasını hedeflediğini söyledi.
Çevrim içi toplantının açılış konuşmasını Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı ile İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay yaptı. BAİBÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, bu önemli projenin çalışmalarının asıl yürütüldüğü yerin Malatya ve İnönü Üniversitesi olduğunu vurgulayarak, “3501 Kariyer Geliştirme Projesi ve desteği TÜBİTAK tarafından sağlanmış. Öncelikle burada TÜBİTAK’a teşekkür etmek gerekiyor. Çünkü, ulusal projelerin en büyük destekçilerinden, araştırmacılara proje desteği sağlayan ülkemizin gözde kurumlarından bir tanesi. 3501 Kariyer Geliştirme Programı da, doktorasını bir başka üniversitede yapıp farklı bir üniversitede göreve başlamış genç araştırmacılara verilen önemli desteklerden biri. Proje başlığına baktığımız zaman, oldukça geniş bir başlık ve buna bağlı olarak araştırma çalışmaları görüyoruz bu kapsamda. Kapanış programına geldiği için, proje, başarılı bir şekilde raportörlerden de geçti anlamına geliyor. Bu bağlamda da Aysun hocamı tebrik ediyorum, başarılı projelerinin devam etmesini diliyorum. Aysun hoca, projeye İnönü Üniversitesi’nde başladıktan sonra üniversitemize geçti. Bu konuda destek veren Rektör Prof. Dr. Ahmet Kızılay’a da teşekkür etmek istiyorum. Projenin tüm yükünü çeken aslında İnönü Üniversitesi ve paydaşları.” diye konuştu.
Rektör Alişarlı: “Proje, Ulusal ve Uluslararası Turizme Katkı Sağlayacak.”
Dr. Öğr. Üyesi Aysun Tuna’nın proje hakkında kendisini bilgilendirdiğini anlatan Rektör Alişarlı, “Aysun hoca, projenin, arkeolojik bir park modeline dönüştükten sonra asıl çıktılarını vereceğini söylemişti. Hediyelik eşyaları, tanıtım broşürleri gibi pek çok çıktısı olduğundan bahsetmişti. Tabii bu tür projelerin en büyük özelliği şu: Birincisi, tarihte üzeri küllenmiş bir alanın açığa çıkarılması ve tanıtılması, ulusal ve uluslararası turizme katkı sağlaması. İkinci özelliği, ulusal ve uluslararası araştırmacılar için bir veri kaynağı oluşturması. Örneğin bir Göbeklitepe var Urfa’da. Bunlar birbirleriyle ilintili, yani bir puzzle’ın büyük resmi tamamlayan kareleri gibi alanları temsil ediyorlar. Araştırmacılar için bu noktada büyük bir veri kaynağı. Projenin belki de en önemli çıktılarından biri bu. Çok önemli bir tarihe ve sonrasına ışık tutacak. Diğer bir katkısı da bu projenin, bulunduğu yerde hem turizmin hareketlenmesine katkı sağlıyor, aynı zamanda gerek ilçenin gerekse ilin, uluslararası tanıtımını yapmış oluyor. Bu noktada ben tekrar tüm çalışma ekibini tebrik ediyorum. Projenin başarılı bir şekilde yürümesi, aynı zamanda hem proje ekibinde yer alan ister akademik camia ister yerel paydaşlar ve STK’lar olsun, hepsini heyecanlandırıyor. Bir sonraki proje için kendilerine cesaret veriyor ve ışık tutmuş oluyor. Bir diğer önemli faydası da bu olsa gerek. Bulunduğumuz il Bolu’da, Roma ve Bizans dönemini yaşamış bir yer. Benzer çalışmaların burada da yapılmasına bir imkan doğar ve oradaki birikim belki Bolu için de kullanılabilir. Değerli hocalarımızı bu bağlamda üniversitemizde misafir etmek isteriz.” ifadelerini kullandı.
Rektör Kızılay: “Arslantepe Höyüğü, İnsanlık Tarihi İçin Önemli Bir Miras.”
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay ise, Arslantepe Höyüğü’nün çok önemli bir proje ve çok değerli bir hazine olduğunu vurgulayarak, “Göbeklitepe dedi Mustafa hocam, diyebilirim ki Göbeklitepe’den sonra ikinci kıymetli tür. Muhtemelen önümüzdeki dönemde UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesinde yerini aldığında çok önemli ses getirecek bir höyük. Arslantepe Höyüğü, Malatya’mızda 60 yıldır kazılan, La Sapienza Üniversitesi’nin kazı çalışmalarına devam ettiği, binlerce eser ortaya çıkarılan bir höyük. Sadece binlerce eser değil aynı zamanda dünyada bürokrasinin ilk oluştuğu, devlet sisteminin geliştirildiği ilk merkez. Bu yönüyle de insanlık tarihine önemli bir miras. Yine geçmiş bin yılların yaşamlarını ve bize mirasını ortaya çıkarmış oluyor kazı heyeti. Bu vesileyle Aysun Tuna hocamız ve O’nun yürütücülüğündeki ekibe teşekkür ediyorum. Arslantepe Höyüğü’nün ve Territoryumu’nun arkeolojik park açısından değerlendirilmesine yönelik 3501 TÜBİTAK Kariyer Geliştirme Programı’nı başarıyla yürüttüler. Aysun hocam, projeye üniversitemizde başladı, şimdi Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde görevine devam ediyor. İki üniversitenin muvaffakatı ile proje bu aşamaya geldi. Bundan da mutluluk duyuyoruz.” dedi.
Rektör Kızılay, Arslantepe Höyüğü’nün modern devletin ve bürokrasinin doğuşunda çok önemli bir tarihi zenginliğimiz olduğunu kaydederek, “Buraya yapılan bütün yatırımlar, arkeolojik çalışmalar ve bunun günümüzde turizm, tarih ve benzeri çalışmalara katkısı, Malatya’mızın, Bakanlığımızın, Battalgazi Belediye’mizin, İnönü Üniversitemizin sorumluluğunda ve kendimizi buranın bir parçası olarak görüyoruz. İnönü Üniversitesi olarak UNESCO Dünya Kalıcı Miras Listesine girmesi için kitap çıkarmayı, bilimsel bir eser çıkarmayı vaat etmiştik. Bunu gerçekleştirdik. Arslantepe Sempozyumu’nun 26 bilimsel çalışmasını çok nitelikli bir kitap haline getirdik. Büyükşehir Belediye Başkanı ve Battalgazi Belediye Başkanının katkılarıyla, kitabı bastık ve bilim-arkeoloji hocalarına sunduk. Arslantepe Arkeoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni kurduk. Sevgi Dönmez hocamızın müdürlüğünde bu merkezimiz de hayata geçmiş oldu. Bu da önemli bilimsel katkılar vermeye devam edeceğimizin en önemli ve güçlü kanıtı diyebilirim. Arslantepe Höyüğü’nün sadece Malatya’ya değil, ülkemize de Dünya insanlık mirasında çok önemli bir merkez olarak daha iyi tanıtılması gerektiğine inanıyorum. Arslantepe Höyüğü’nün UNESCO Dünya Kalıcı Miras Listesinde yer almasını istiyoruz. Geçici listede gerekli birinci basamağı tamamladı ve kalıcı listede yer almasının önünde hiçbir engel yok.” şeklinde konuştu.
Battalgazi Belediye Başkanı Güder: “Bu Çalışmayla, Dünya Kültürel Mirasına Çok Önemli Bir Katkı Sunmuş Olacağız.”
Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder ise konuşmasına “Değerli ev sahibi hocamıza, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayın Rektörümüz Mustafa Alişarlı’ya, siz değerli hocamıza, Francesca hocamıza ve Malatya’mızı, Arslantepe’mizi, Battalgazi’mizi dünya gündemine taşıyan değerli hocama ve burada da desteklerini bizlerden esirgemeyen İnönü Üniversitemizin değerli Rektörü Ahmet Kızılay hocama şükranlarımı ve minnetlerimi arz etmek istiyorum.” diyerek başladı.
Arslantepe’nin bir kültürün, bir tarihin ortaya çıkarılması ve bu ortaya çıkarılan tarih ve kültürün insanlığa hizmet olarak sunulması noktasında takdire şayan bir çalışma olduğunun altını çizen Güder, özetle şunları söyledi:
“Arslantepe, dünyanın kaderini değiştiren veyahut da bir çağı kapatıp bir çağı açan olayların şekillenmiş olduğu alanlardan bir tanesi. Bir tarafta Nemrut olsun bir tarafta Göbeklitepe olsun, bunlar belki insanlık tarihi açısından veyahut da diğer lokasyonlar arasında birer lokomotif görev görmekte. Yerel yönetciler olarak, özellikle başlangıçta Malatya’da bunun düzenli bir şekilde herkes tarafından anlaşılması ve anlatılması noktasında, Battalgazi Belediyesi olarak ciddi bir çalışmalar yaptık. Malatya’mızda İspendere hakikaten Malatya için sağlık turizmi açısından çok önemli noktalardan bir tanesi olabilecek. Diğer taraftan kervansaraylarımız, yine türbelerimiz, Battalgazi’nin makamı noktasında Arslantepe bir lokomotif görevi görmüş oldu. Biz bu lokomotifle Malatya’mızda bu çalışmayı uygulamaya koyduk. Umut ediyoruz ki UNESCO’nun kalıcı listesine girme noktasında hepimizin yapacağı çalışmalar var. Böylece, dünya kültürel mirasına çok önemli bir kazanç sağlamış, katkı sunmuş olacağız.”
Kazı Başkanı Doç. Dr. Restelli: “Arslantepe Höyüğü, Yakın Doğu Tarihi Hakkındaki Bilgilerimizde Devrim Yarattı.”
Arslantepe Höyüğü Kazı Başkanı, Proje Danışmanı ve Roma La Sapienza Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Francesca Balossi Restelli ise, Arslantepe Höyüğü kazı çalışmaları ve sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi verdi. Türk-İtalyan arkeoloji araştırmalarının 60 yıl önce başladığını belirten Doç. Dr. Restelli, “Yıllar içinde proje değişti. Şu anda 18 enstitü ve üniversiteler işbirliği içinde çalışıyorlar. Beraber tek bir kazı yapmıyoruz. Araştırmalar, koruma ve gençler için oluşum… Bu listede şimdi Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi de var. Umarım beraber çalışmaya devam ederiz. Bu 60 yıl içinde, 4.5 hektarlık bu küçük höyük, tarihi bilgileri çok değiştirdi. Yakın Doğu tarihi hakkındaki bilgilerimizde devrim yarattı. Arslantepe’nin çevresi de çok benzersiz, çok bereketli ama o da çabuk değişiyor. Kentleşme ve yoğun tarım, çevreyi değiştiriyor. Bundan dolayı Aysun hocanın bu projesi arkeolojik açıdan çok önemli. Arslantepe’nin çok uzun bir tarihi var. Arkeologlar 1961’de ilk oraya gittiler; Demir ve Geç Tunç dönemlerini çalışmak için. Arslantepe, Hitit başkentiydi ve bundan dolayı arkeolojik çalışmalar başladı. Sonra arkeologlar daha eski bir tarih buldular Arslantepe’de. Eski Tunç ve Geç Kalkolitik dönem çalıştık ve üst üste birçok köy bulduk. Geç Kalkolitik döneme ait bir saray bulduk.” diyerek, eski saray, tapınaklar, seramik eserler, duvar resimleri ve benzeri eserler hakkında aydınlatıcı bilgi verdi.
Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder’in teşekkür konuşmasının ardından BAİBÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi ve Proje Yürütücüsü Dr. Öğr. Üyesi Aysun Tuna, “Arslantepe Höyüğü ve Territoryumunda Arkeolojik Peyzajları Yenileme ve Yönetim Stratejisi Olarak Arkeolojik Park Modelinin Geliştirilmesi” projesi hedefleri ve sonuçları hakkında bilgi verdi.
Dr. Öğr. Üyesi Aysun Tuna: “Proje, UNESCO’nun Adaylık Sürecinde Kalıcı Listeye Girme Ön Şartı Olan Koruma Zonunun Belirlenmesi Maddesini Yerine Getirmiştir.”
Tuna, projenin genel sonuçlarını, “Proje kapsamında yürütülen çalışmalar, 2019 yılında Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası olarak kalıcı listeye aday gösterilen Arslantepe Höyüğü’nün Alan Yönetim Planının hazırlanmasında önemli katkılar sağlamıştır. UNESCO’nun adaylık sürecinde kalıcı listeye girme ön şartı olan koruma zonunun belirlenmesi maddesini yerine getirmiştir. Jeofizik çalışmalar sonucunda toprak altında kalan maddi kültür kalıntıları tespit edilmiştir. Bu çalışmalar ile gelecekteki potansiyel kazı alanları belirlenmiştir. Arkeolojik park modeli geliştirilerek kendi kendini finanse eden ve höyük çevresinde potansiyel olan tarımsal üretime de odaklanarak yerel halkın istihdamına yönelik kırsal turizm stratejileri geliştirilmiştir. Arslantepe Höyüğü çevresinde yerel yönetimlerce yapılması planlanan ancak çözüme kavuşmamış müze projesi, erişim alternatifleri, geleneksel üretime yönelik öneriler, kentsel donatı, rekreasyon alanları bu proje kapsamında geliştirilmiştir. Yalnızca höyük özelinde değil mahalle kapsamında bütüncül planlama yaklaşımı benimsenerek mahalledeki sorunlar tespit edilmiş ve bu sorunlara karşı çözüm üretecek tasarımlar geliştirilmiştir. Söz konusu proje; üniversite-kamu işbirliği çerçevesine dayanan ve özellikle yerelin turizm potansiyelini bilimsel çalışmalarla desteklenerek arttırmasını hedeflemektedir. Bu hedefler doğrultusunda elde edilen çıktılar, höyüğün algılanabilirliğini arttırarak yerli ve yabancı turistlerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek işlevsel ve estetik açıdan sağlıklı bir çevre oluşturulmasına önemli katkılar sağlamaktadır.” şeklinde ifade etti.
Yayın bağlantı adresi:
https://youtu.be/Y354tWbCAIk