“Tebliğ Metodu ve Din İletişiminde Peygamber Efendimizi Örnek Almalıyız”

    Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) İlahiyat Fakültesi tarafından “Peygamberimizin Tebliğ Metodu ile Günümüz Din Dilinin Değerlendirilmesi” konusunda düzenlenen konferansa, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri Dr. Öğr. Üyesi Sevde Düzgüner ile Dr. Öğr. Üyesi Hafize Şule Albayrak konuk oldu.

    Akşemseddin İslami İlimler Araştırma ve Uygulama Merkezi (AKİMER) Mustafa Ericek Konferans salonunda düzenlene programa İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Mollaibrahimoğlu, dekan yardımcıları Doç. Dr. Süleyman KAYA, Doç. Dr. Hüseyin İbrahim YEĞİN akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Programda Dr. Öğr. Üyesi Sevde Düzgüner, insanlarla ilişkilerimizde Peygamber Efendimizi örnek almamız gerektiğini vurgulayarak, “Günümüz insanının, Peygamber Efendimizi örnek alırken önünde iki temel zihinsel tuzak var. İlki, ‘Peygamberimiz öyle muhteşem bir insan ki, O bir peygamber, ben ise aciz bir kulum, O’nun gibi yapamam’ düşünceleridir. Evet, biz aciz bir kuluz, O’nun kadar yapamayız ama O’nun gibi yapmak için çabalamakla görevliyiz. İkinci tuzak ise, zaman. Şartları, günlük işleri bahane ederek içinde bulunduğumuz zamanı suçluyoruz. Oysa Peygamber Efendimizin yaşadığı zaman da çok zordu. Savaş, baskın ve eşkıyalar gibi tehditler altında zorlu bir dönemdi.” diye konuştu.

    Tebliğ metodundan bahsederken karşımızdaki insanın anlayabileceği bir dil kullanmamız ve onu kıracak bir söz sarf etmememiz gerektiğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Düzgüner, “Peygamberimiz insana, insan olarak değer verir, çocuk, büyük ayırt etmezdi. İnsana, insan olarak bakmanın sözsüz mesajları vardır. Allah rızası için yapılan her iş ibadettir. Gülümsemek, sadakadır. Toplumsal bağlar bu değerlerle güçlenir.” dedi. Düzgüner, insanın zihin dünyasını kötülüklerden ve ahlaksızlıklardan koruması gerektiğinin altını çizerek, iman etmenin, insanın kendi otokontrolünü sağlayabilmesi olduğunu da sözlerine ekledi.

    Dr. Öğr. Üyesi Hafize Şule Albayrak ise, özetle; “İletişim dilinizi sağlam bir temel üzerine inşa edemezseniz, din dilini de zaten inşa edemezsiniz. İletişim dilinde yöresel, dönemsel farklılıklar vardır. Yani ikiyüz yıl önceki iletişim dilini kullanmıyoruz. Din dilinin günümüze uygun olması gerekiyor. Günümüzde teknolojik araçların insanları tahakkümü altına aldığını görüyoruz. Sosyal medya kendi kurallarını dayatıyor, medya göstermek istediğini gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

    Konferansın sonunda konuk iki akademisyene, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Mollaibrahimoğlu tarafından teşekkür plaketi takdim edildi.

    Önceki İçerikTÜBİTAK Popüler Bilim Yazarlığı Söyleşisi
    Sonraki İçerikRektör Prof. Dr. Mustafa Alişarlı’nın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Mesajı