BAİBÜ’de Gökyüzü Bilim Şenliği Düzenlendi

    Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Proje Destek Ofisi (PDO) koordinatörlüğünde, Bolu’da ilk kez Gökyüzü Bilim Şenliği düzenleniyor. Ülkemizin dört bir yanından bilime ilgi duyan lise ve üniversite öğrencilerinin katıldığı Bilim Şenliği, 17-19 Ağustos 2021 tarihleri arasında, Bolu Bağışçılar Vakfı ile Bolu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü desteğiyle gerçekleştirildi.

    Gökyüzü Bilim Şenliği’ne; Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ile Bolu İzzet Baysal Anadolu Lisesi’nden 45 öğrenci katıldı. Bolu Bilim ve Sanat Merkezi BİLSEM’de gözlem yapan öğrenciler, her yıl 23 Temmuz-20 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşen Perseus Meteor Yağmurunu izlediler. Öğrenciler aynı zamanda, 14 Burda AVM’de atölye çalışmaları yaptı ve teknik gezilere katıldı.

    Gökyüzü Bilim Şenliği’nin açılışı, İzzet Baysal Kültür Merkezi Mavi Salonda, pandemi tedbirlerine uygun olarak yapıldı. BAİBÜ Proje Destek Ofisi Koordinatörü Doç. Dr. Fatma Öztürk moderatörlüğünde, lise ve üniversite öğrencilerinin katılımıyla gerçekleştirilen etkinliğin açılış ve sunum konuşmaları ise çevrim içi yapıldı.

    Rektör Alişarlı: “Bu Etkinliği Bolu’da İlk Defa Düzenlemekten Mutluluk Duyuyoruz”

    Rektör Alişarlı, açılış konuşmasına, orman yangınlarında ve sel bölgelerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralananlara ise acil şifa dileyerek başladı. Üniversitemiz koordinatörlüğünde Bolu’da ilk kez düzenlenen bu önemli etkinlikte, emeği geçenlere şükranlarını sundu; şenliğe katılan konuk öğrencileri tebrik ederek, bilimin rehberliğindeki eğlenceli ve eğitici gözlem ve deneylerin, öğrencilerin bilim sevgisini artırmasını temenni etti.

    Rektör Alişarlı, orman yangınlarında ve sel bölgelerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralananlara ise acil şifa diledi.Önümüzdeki yıl, pandeminin etkisinin azalmasıyla, hep birlikte ve yüz yüze, daha kapsamlı bilim şenlikleri düzenlemeyi hedeflediklerini vurgulayan Rektör Alişarlı, yeni dostlukların kurulacağı, doğa gezilerinin, atölye çalışmalarının, teknik gezilerin ve benzeri pek çok renkli etkinliğin yapılacağı projeler yapılmasını arzu ettiklerini söyledi.

    Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kamil Gürel ise konuşmasında, Güneş Sistemi’ni halkın anlayabileceği sadelikte Marifetname adlı eserinde anlatan Türk Mutasavvıf ve âlim Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin ilmi ve şahsiyetine vurgu yaptı. Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın, insanın kendini tanıması için kainata bakması ve kainattan kendisine dönmesi konusunda uyarıları olduğunu söyledi.

    “2005’ten Bu Yana Uzay Öncelikli Alanımız.”

    Açılış konuşmalarının ardından bilimsel sunumlara geçildi. Türkiye Uzay Ajansı kurucularından, Karabük Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lokman Kuzu, “Türkiye’de Uzay Çalışmaları” konusunda bilgi verdi. Türkiye’de uzay çalışmalarının hız kazandığını vurgulayan Prof. Dr. Kuzu, “Özellikle 2000’li yıllardan sonra başlamıştı bu çalışmalar. 2005’te, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu kararı vardı ve bu kararla, uzay öncelikli alan haline getirildi. ODTÜ’de 1985’te başlamış çalışmalar, olgunlaştıktan sonra kendi kampüsüne geçiyor. Yine ODTÜ kampüsü içinde bir alanda, TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü haline geliyor. Burada başlayan çalışmalarla, Rasat uydusu ve Göktürk 2 uydusu yapılmış. Rasat uydusunun bugün 10’uncu yılı. 17 Ağustos 2011 yılında fırlatılmıştı. Bu uydunun çözünürlüğü 7.5 metre ve her an Türkiye üzerinden görüntü çekiyoruz. Hatta dünyanın herhangi bir yerinden de görüntüler çekiyoruz. Göktürk 2 uydusu da neredeyse 9 yıldır görev yapıyor, 18 Aralık 2012’de Çin’den fırlatılmıştı. Bundan sonraki adımda ise, bir İmece uydusu başlattık, bir görüntü uydusu. Bu uydunun çözünürlülüğü 1 metre olacak. Bu uyduyu inşallah gelecek yıl bitirmiş olacağız. Dolayısıyla Türkiye, yüksek çözünürlüklü bir uyduya sahip olacak.” diye konuştu.

    “Türkiye, Haberleşme Uydusu ve Görüntü Uydusu Yapan Bir Ülke Haline Geldi.”

    Diğer çalışmalar hakkında da bilgi vermeyi sürdüren Prof. Dr. Kuzu, özetle “Bunun dışında TÜRKSAT 6A uydusu başlatmıştık 2014 başında. TÜRKSAT’ta çalışan Ar-Ge Mühendisleri olarak, ‘Türkiye artık yurt dışına sipariş vermekten vazgeçmeli, kendi uydusunu yapmalı’ diye söylüyorduk. Bize nasip oldu. Projeyi Sanayi Bakanımız Fikri Işık döneminde başlatma imkanı bulduk. O dönemde bazı alt yapılar kazandırdık Türkiye’ye. Mesela, Optik Merkez (OPMER) gibi. Bunun dışında Temiz Odalar. 100 metre, 110 metrekare temiz odamız vardı. Şu anda Uzay Enstitümüzün kampüsünde 550 metrekare temiz odamız var ve Optik Merkezde 3 bin 400 metrekare temiz odamız var. Bütün uydular biliyorsunuz Temiz Odada yapılıyor. 2008’de başlayan bir proje vardı. Uydu Sistemi Entegrasyonu Test Merkezi ve Göktürk 1. Bu projeye de katkımız oldu. Şu anda TÜRKSAT 6A haberleşme uydusu ve İmece uydusu, bu merkezde test ediliyor. Önümüzdeki yıl biteceğini ve fırlatılacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla Türkiye artık kendi haberleşme uydusunu ve görüntü uydusunu yapan bir ülke haline gelmiş oluyor.” dedi.

    İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Esenoğlu ise, “Yüzey Görünümünden Göktaşı Olup Olmadığını Nasıl Anlarız?” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Sunumundan önce, Prof. Dr. Kamil Gürel’in, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleriyle ilgili sözlerine eklemeler yapan Esenoğlu, özetle “İbrahim Hakkı, kendisini yetiştiren hocası vefat ettiğinde çok üzülüyor ve O’na teşekkür etmek istiyor. O’nun yattığı mekana diyelim, bulunduğu mevkiye güneş ışığı gelmesi için, aynı denizaltı periskopu gibi, oraya yüksek bir minare tipinde kule yapıyor. Kuleye de bir ayna koyuyor. Daha ilçeye, Siirt Tillo’ya güneş ışığı gelmeden, karşı dağların arkasında doğan güneşi, 21 Mart’ta yani gece-gündüz eşitliğinde, hocasının kabrinin üzerine yansıtıyor. Çok muhteşem bir yapı burası. Çok güzel bir teknik var burada aynı zamanda. Hocasına sevgi ve saygısı var. Bu çalışmıyordu. TÜBİTAK’ın çalışmaları sayesinde burada şimdi yılda iki kez etkinlikler gerçekleştiriliyor.” ifadelerini kullandı.

    “Yeni Madenler Uzayda”

    Sunumunda, göktaşı araştırmaları ve Türkiye göktaşı ağı hakkında bilgi veren Doç. Dr. Esenoğlu, bir öğrencinin, “Göktaşları, ileride tükenmesi öngörülen hammaddelerin veya değerli taşların alternatifi olarak kullanılabilir mi?” sorusu üzerine, “Zaten görüyorsunuz. Dünyanın zenginleri, kendisini uzaya atıyorlar. İnsan kültürü ve medeniyeti bugüne kadar dünyayı tüketti. Maddesel bir şeydir bu ve her geçen gün azalıyor. Yeni madenler nerede? Uzayda. O yüzden Uzay Madenciliği Anabilim Dalı gelişiyor.” diye cevapladı.

    “Işık Kirliliği, Tüm Canlılara Zarar Veriyor.”

    “Günümüzde Işık Kirliliği” konusunda sunum yapan Kıbrıs Bilim Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Doktora Öğrencisi Gizem Çoban ise, henüz 9 yaşında bir çocukken, 17 Ağustos Marmara Depreminin hemen sonrasında, şehir elektriklerinin kesilmesi nedeniyle gökyüzünde ilk kez gördüğü meteor yağmurundan çok etkilendiğini anlattı.

    Neden bir felaket sonrasında bunları görebilme şansı yakaladığımızı sorgulayarak konuşmasını sürdüren Çoban, ışık kirliliğinin ne olduğu hakkında bilgi verdi ve özetle “Işık kirliliği dünyada çok yaygın. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte şehirler artık daha aydınlık. Yerel yönetimlerde şöyle bir anlayış söz konusu: ‘Biz şehrimizi ne kadar aydınlık yaparsak, o kadar gösterişli bir şehir oluruz.’ Tüm meydanları, kuş bakışı net bir şekilde görebilirsiniz. Işık kirliliği, canlılara zarar veren bir durumdur. Hava kirliliği, su kirliliği ya da toprak kirliliği kadar eski değildir. Önlem almamız gereken bir süreçteyiz. Işık kirliliğinin çözümünde en büyük katkıyı yerel yönetimler sağlayabilirler.” şeklinde konuştu.

    “Astronominin Ayak İzleri”  

    MIT ve Princeton’da doktora sonrası çalışmalarına devam eden Dr. Tansu Daylan ise, “Astronominin Ayak İzleri” başlıklı bilimsel bir sunum gerçekleştirdi. “Şu anda üzerinde çalıştığım teleskopla yaklaşık 10 dakikada bir gökyüzünün 24’e 96 derecelik bir bölgesini tarayarak fotoğraflıyoruz. Bu fotoğrafları daha sonra analiz ederek içerisinde çeşitli zaman tabanlı astronomi olaylarını inceliyoruz.” diyen Dr. Daylan, başlangıçtan günümüze astronomi hakkında teknik ve ayrıntılı bilgi verdi.

    Etkinlik kapsamında Tabiatın Kalbi Bolu’nun güzelliklerini yakından tanıtmak maksadıyla Gölcük Tabiat Parkı’nda doğa yürüşü de yapıldı.

    Önceki İçerikTaziye Mesajı (Ali Eriçek Uygulama Camii İmam Hatibi Remzi Şahin’in Annesinin Vefatı)
    Sonraki İçerik22 ve 23. Dönem Ak Parti Bolu Milletvekili Coşkunyürek’ten Rektör Alişarlı’ya Taziye Ziyareti