Uluslararası Türk-İslam Tarihinde Yükseköğrenim Sempozyumu

    Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde (AİBÜ) Uluslararası Türk-İslam Tarihinde Yükseköğrenim Sempozyumu düzenlendi. Sempozyumun açılış konuşmalarında, medreselerden modern eğitim kurumlarına yükseköğretimdeki değişimler ve bunun topluma yansımaları dile getirildi. 4 oturumda gerçekleştirilen sempozyumda, Türk-İslam Yükseköğretiminin Temelleri, İslam Dünyasından Medreseler ve Öğretim Faaliyetleri, Klasik Dönem Osmanlı Yükseköğretimi ile Modern Zamanlarda Osmanlı Yükseköğretiminde Değişim konuları ele alındı.

    Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Gençer, sempozyum kapsamında medreselerden üniversitelere kadar eğitim sistemimizin irdeleneceğini belirtti ve medreselerin önemine değindi. “Medreseler bugünkü modern kampüslerin prototipi özelliğinde” diyen Gençer, medrese sistemini sorgularken bazı hatalara düşüldüğüne dikkat çekerek, “Türk-İslam medeniyetinin en önemli kurumlarından biri olan medrese sisteminin çok öz ve çok ciddi bir geleneği bulunuyor. Bu sistemi derinlemesine inceleyen akademik çalışmalara ihtiyaç var.” diye konuştu.  Gençer, Uluslararası Türk-İslam Tarihinde Yükseköğrenim Sempozyumu’nun bu açıdan önemli olduğuna dikkat çekerek, katılımlarından dolayı akademisyenlere teşekkür etti.

    Bolu Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan ise, kadim medeniyetimizin tarihte eğitimi nasıl ele aldıkları, bu sempozyumda irdelenecek ve analizleri yapılacaktır. Böyle bir sempozyuma, üniversitemizin ev sahipliği yapmasından mutluluk duyduk.” dedi.

    ‘Sempozyumun Geçmişten Geleceğe Köprü Kurmamıza Katkıları Olacak’

    Sempozyumun fikir mimarlarından AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun ise, geçmişten geleceğe yükseköğretim sistemine değindiği konuşmasında, “1450’li yıllarda İstanbul’un fethinde mihmandarlık yapan Fatih Sultan Mehmet Han’ın hocası Akşemseddin Hazretleri ilk kez mikroorganizmayı tanımlıyor. Bugünkü teknoloji o günlerde yok. Hastalıkları ortaya çıkaran şeyin çok küçük canlılar olduğunu ifade edecek bilgiye nasıl sahip olabildi? Nasıl bir sistemde yetişti? Yine Biruni ve İbn-i Sina gibi pek çoğunu buna ekleyebiliriz. Tüm bu isimlerin aldıkları eğitim ve yetiştikleri çevrenin iyi irdelenmesi gerek.  Üniversiteler olarak ürettiğimiz bilgi toplumun topyekün gelişmesini sağlamalı, refah ve mutluluğun dayanağı olmalı. Bugün ABD halen bilimde öncülük etmeyi sürdürüyor. Ürettiği bilgiyi ticarileştiriyor ve tüm dünyada her açıdan bu pozisyonunu kullanıyor. Ancak bir taraftan bireysel silahlanma ve buna bağlı şiddet olaylarında da istatistiklerde ön sıralarda yer alıyor. Çok köklü bir medeniyet inşa etmiş milletimizin bu eserin ilmi basamaklarını, hangi anlayışla yapılandırdığını çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla düzenlediğimiz bu sempozyumun geçmişten geleceğe köprü kurmamıza katkıları olacağına inanıyorum.” şeklinde konuştu.

    Öğrenci ve akademisyenlerin dikkatle takip ettiği sempozyumun sonunda Rektör Prof. Dr. Hayri Coşkun, tüm katılımcılara teşekkür ederek bildiri sunan akademisyenlere hediye takdim etti.

    Önceki İçerik2015-2016 Erasmus+ Öğrenci Öğrenim ve Staj Hareketliliği Sonuçları
    Sonraki İçerikÖğrenci Kültürel Gelişim Programında Bu Hafta